Bu Blogda Ara

27.3.10

Dinler ve Medeniyetler İçinde Kadının Yeri

Adem ile Havva"nın yaratılmasıyla başlayan ve o günden beri de bütün dinler ve medeniyetler içinde hep canlı kalan kadının toplumdaki yeri meselesi, sürekli konuşulup tartışılmıştır. Yeryüzünde hüküm süren her toplum, düşünce ve medeniyet, kadınla ilgili çeşitli kanaatler ortaya koymuş ve bu kanaatler çerçevesinde kadına toplumda yer, zihinlerde değer biçilmiştir.

Hind toplumunda kadın, evlenme, miras ve diğer muamelelerde, hiçbir hakka sahip değildi. Hindlilerin mukaddes kitapları olan Veda'larda kadın, kasırgadan, ölümden, zehirden, yılandan daha kötü bir mahlûk olarak tasvîr edilirdi.Budizm'in kurucusu Buda önceleri kadını, hislerine tâbi bir mahlûk olduğu için dinine kabul etmiyordu. Yakın dostu Amenda, kendisine: -Kadınlara nasıl muamele edelim? diye sorunca,

-Onlara hiç bakmayacaksın." diye cevap vermişti.

-Fakat bakmaya mecbur olursak?

-O zaman onlarla konuşmayacaksın.

-Konuşmaya mecbur kalırsak?

-O durumda, onlardan son derece sakınmalısın, demişti.

Amenda, kadınlara acır, onları korurdu. Onun ısrârı ile Buda, hayli tereddütten sonra, istemeye istemeye, kadınları dinine kabul etmiş, fakat bunun Budistler için çok tehlikeli olduğunu söylemişti. Bir defasında azîz dostu Amenda'ya "Kadını dinimize kabul etmeseydik, Budizm saf bir şekilde uzun asırlar devam ederdi. Fakat aramıza kadın girdiği için bu dinin uzun müddet yaşayacağını sanmıyorum." demişti.

İran'da Sâsânî devleti döneminde kadına hiçbir hak ve kıymet verilmezdi. Hatta kız kardeşlerle evlenmek bile câizdi. Kadın hiçbir hak ve hukuka sahip değildi.

Çinliler kadını, insan saymazlar, ona ad bile takmaya lüzum görmezlerdi. Kadını isimle değil, sayı ile, 1,2,3 diye çağırırlardı. Kadınlar toplumda "Domuz" diye anılırdı.

Batılıların medeniyetine hayran oldukları eski Yunan ve Roma'da kadın hiçbir hakka sahip değildi. Kadın, sadece çocuk doğuran bir makine gibi telakki edilirdi. Vücut yapısının estetik bakımından, erkekten aşağı olduğu ileri sürülerek, sevgiye bile layık görülmezdi. Erkeklerin birbirlerine karşı duydukları sapık sevgi revaçta idi. Kadınları, evlerinde, ev işleriyle uğraşırken, erkekler delikanlılarla birlikte yaşar, onlardan hiç ayrılmazdı. Umumî ziyâfetlerde bile hiç çekinmeden bu delikanlılarla beraber giderler, eşlerini asla götürmezlerdi.

İngiltere'de ise, kirli bir varlık olarak kabul edilen kadın, İncil'e el süremezdi. Bu durum ancak VIII. Henri (1509-1547) devrinde parlamentodan çıkan bir kararla sona erdirilmiş ve bundan sonra kadınlar İncil okuyabilmişlerdir.

Yahudiler ailede erkeğin mutlak hakimiyeti üzerine bir düzen tanzim etmişlerdi. Yahudi kızları, babalarının evlerinde hizmetçi gibi idiler. Baba isterse, onları satabilirdi. Yahudi hukukunda kadın, insanı aldatıp kötülüğe sevk ettiği için mel'un bir varlık olarak görülürdü.

Hıristiyanlar ise; Hazreti Havva, ilk günahın işlenmesine sebep olduğu ve böylece insanlığın felaketini hazırladığı için, kadını küçük görmüşler, ona daima bir şeytan gözüyle bakmışlardır.

Hz. Peygamberden önce Arap yarımadasında kadının durumu yürekler acısıydı. Kadın, evlenme, aile kurma ve miras hukukundan mahrumdu. Fuhuş, alabildiğine yaygındı. Kız çocuğu ailede maddî bakımdan bir yük, mânevî yönden bir utanma vesilesi idi. Aile idaresinde sonsuz haklara sahip olan baba, kızını diri diri toprağa gömerek öldürmekte bir mahzur görmezdi. ( Şefik Can Mevlânâ hayatı fikirleri şahsiyeti. s.189.)

Yukarıda kısaca arz edildiği gibi, Tarih boyunca kadınlar haklarından mahrum edilmiş, hor ve hakir görülmüşlerdir. İslâmiyet'ten önce kadınlar insan sayılmıyor, bir eşya gibi alınıp satılıyorlardı. Kadını ilk defa toplum içindeki bu kötü durumundan kurtaran ve ona değer veren, mülkiyet hakkı tanıyan İslâmiyet olmuştur. Hz. Muhammed vedâ hutbesinde; "Ey insanlar, kadınlar hakkında Allah'tan korkun. Çünkü siz onları Allah emaneti olarak aldınız ve onları Allah'ın kelimesi ile kendinize helâl kıldınız. Sizin kadınlar üzerinde hakkınız, onların da sizin üzerinizde hakları vardır" buyurmuştur.

kaynak: http://akademik.semazen.net/author_article_print.php?id=1009

13.3.10

TÜRKLERDE MÜZİKLE TEDAVİ

Şimdi Edirne'ye Daruşşifa'ya bir yolculuk yapalim. Daha doğrusu, Daruşşifa'nin eczanesine, musikiye...


Türk Müziği makamlarının ruha olan etkileri Farabi’ye göre şöyle sınıf- landırılmıştır:

1. Rast makamı: İnsana sefa(neşe-huzur) verir.

2. Rehavi makamı: İnsana beka(sonsuzluk fikri) verir.

3. Kuçek makamı: İnsana hüzün ve elem verir.

4. Büzürk makamı: İnsana havf(korku) verir.

5. Isfahan makamı: İnsana hareket kabiliyeti, güven hissi verir.

6. Neva makamı: İnsana lezzet ve ferahlık verir.

7. Uşşak makamı: İnsana gülme hissi verir.

8. Zirgüle makamı: İnsana uyku verir.

9. Saba makamı:İnsana cesaret,kuvvet verir.

10. Buselik makamı: İnsana kuvvet verir.

11. Hüseyni makamı: İnsana sükunet, rahatlık verir.

12. Hicaz makamı:İnsana tevazu(alçakgönüllülük) verir.




Farabi Türk müziği makamlarının zamana göre psikolojik etkilerini de şu şekilde göstermiştir:

1. Rehavi makamı: yalancı sabah vaktinde etkili

2. Hüseyni makamı: sabahleyin etkili

3. Rast makamı: güneş iki mızrak boyu etkili

4. Buselik makamı: kuşluk vaktinde etkili

5. Zirgüle makamı: öğleye doğru etkili

6. Uşşak makamı: öğle vakti etkili

7. Hicaz makamı: ikindi vakti etkili

8. Irak makamı: akşam üstü etkili

9. Isfahan makamı: gün batarken etkili

10. Neva makamı: akşam vakti etkili

11. Büzürk makamı: yatsıdan sonra etkili

12. Zirefkend makamı: uyku zamanı etkilidir.




veeee iste musikiler ve ozellikleri...




NİHAVEND MAKAMI:Oğlak Burcu. Öğleden sonra etkisi fazla. Kan dolaşımı, karın bölgesi, kalça, uyluk ve bacak bölgelerine etkili. Kulunç, bel ağrısı ve tansiyon rahatsızlıklarına faydalı. Kuvvet ve barış duygusu veriyor. Akıl hastalıklarına etkili olduğu konusunda önemli bilgiler var.

RAST MAKAMI: Koç Burcu Ateş, kuru-sıcak tabiatlı makam. Gece yarısı ve seher zamanları etkili. Soğuk organlar olan kemik, beyin ve yağlara etkili. Fazla uyumayı engelliyor. Düşük nabzın yükselmesine yardımcı oluyor. Özellikle çocuk bünyesinde nem hakim olduğu için; bu nedenle oluşan dengesizlikleri düzeltiyor. Akıl hastalıklarına iyi. Gündüz, Salı günleri etkisi fazla.

REHAVİ MAKAMI: Terazi Burcu. Rüzgar tabiatlı. Sıcak ve kuru. Seher zamanı ve ikindiyle yatsı arası etkili. Nemli ve kuru, sarı safra, erkek, sağ omuz, baş ağrıları, burun kanamaları, ağız çarpıklığı ve balgamdan gelen hastalıklara, akıl hastalarına faydalı. Doğuma yardımcı olur.

HÜSEYNİ MAKAMI: Akrep Burcu ( Kova Burcu) Su tabiatlıdır. Satürn etkili. Nemli ve sıcak. Sabah ve gün ağarırken etkili. Sabah- öğlen arası etkisi fazladır. Güzellik, iyilik, sessizlik, rahatlık verir ve ferahlatıcı özelliği var. Karaciğer, kalp ve ruhların iltihabını söndürüyor. Mide hararetini giderici özelliği vardır. Sol omuza etkilidir. Barış duygusu veriyor. İç organlara etkili. Kalp, karaciğer ve mide için faydalıdır.

HİCAZ MAKAMI: Yay Burcu. Ateş tabiatlı. Yatsıdan sabaha kadar olan zamanda etkisi fazla. Kuru- soğuk nedenli hastalıklar için faydalıdır. Kemiklere, beyne ve çocuk hastalıklarına tedavi edici etkisi var. Üro-genital sisteme ve böbreklere etki gücü fazla. Alçakgönüllülük duygusu verir.

ACEMAŞİRAN MAKAMI: Ateş tabiatlı. Fecirden kuşluk vaktine kadar etkilidir. Kemiklere ve beyne etkilidir. Vücutta yağ dengesine yardım eder. Yaratıcılık duygusu ve ilham verir. Durgun düşünce ve duyguları canlandırır. Hanımlarda doğumu kolaylaştırır.

UŞŞAK MAKAMI: Balık Burcu. Su tabiatlı. Fecirden kuşluk vaktine kadar ve günbatımında etkisi fazladır. Perşembe günü etkili. Kalp, ayak rahatsızlıkları, nikriz (damla) ağrılarına faydalı. Gülme, sevinç, kuvvet ve kahramanlık duyguları veriyor. Çocukların bütün organlarını etkileyen kuru ve sıcak yellerde ve büyük erkeklerde görülen ayak ağrılarına faydalı.

SEGAH MAKAMI: Su ve toprak tabiatlıdır. Kuşluktan ikindiye kadar olan zamanda etkilidir. Hararetten meydana gelen şişmanlık, uykusuzluk, yüksek nabız, kalp, ciğer ve kas rahatsızlıklarına faydalıdır. Beyin nöronlarına etkisi vardır. Mistik duygular oluşturuyor.

ISFAHAN MAKAMI: İkizler Burcu (Yengeç Burcu); Hava tabiatlı. Dişi, gece karakterli, Pazartesi bağlantılı Soğuk tabiatlı olduğu gibi, ateşli hastalıklardan vücudu koruyucu özelliği var. Ense, boyun, omuzlar ve sol dirsek için etkilidir. Güven hissi, uyum sağlama, hareket yeteneği, zihin açıklığı, gönül yenileme, düzgünlük verme, zekayı açma ve hatıraları tazeleme özelliği vardır.

NEVA MAKAMI: Kova Burcu (Oğlak Burcu); Satürn. Hava tabiatlı. Gece ve kuşluktan ikindiye kadar olan zamanda etkisi fazladır. Göğsün sağ tarafına, böbreklere, omurilik, kalça ve uyluk bölgelerine etkisi vardır. Üzüntüyü giderir ve lezzet verir. Gönül okşayan makam adıyla bilinir. Kötü fikirleri kovduğu, cesaret ve yiğitlik verdiği, gönül sevinci oluşturduğu ileri sürülür. Kuvvet ve kahramanlık duyguları meydana getirir. Akıl hastalıklarının tedavisinde faydalıdır. Buluğ çağındaki kız çocuklarının kadın hastalıklarına tedavi etkisi vardır. "Ses, seda, makam ve ahenk" demektir.


Yrd. Doç. Dr. Pınar SOMAKCI
T.C. Haliç Üniversitesi Konservatuvar Türk Musikisi Bölümü

İlgili Yazılar

Related Posts with Thumbnails