Bu Blogda Ara

24.11.14

Voit D-40 Eliptik Bisiklet

Artık kilolarımız fazla gelmeye başladı. Hareketsiz hayatın sonucu ne de olsa.

Bir kondsiyon cihazı alalım dedik. Önce koşu bandı düşündük. Sonra spor merkezlerine danıştık, bisiklet daha iyi dediler. Normal bisiklet bakarken eliptik bisikleti gördük. Daha çok bölgeyi çalıştırdığı için bisikletten daha iyi yazıyordu. Çalıştırdığı kas grupları için bakınız: http://www.voitbayi.com/resim/KasGruplari/eliptik-bisiklet.jpg 



Sonunda alacağımız şeye karar verdik: seleli eliptik bisiklet. Ayakta çok yorulunca oturup tempoyu biraz yavaşlatarak devam edebiliyorsun seleli olunca.

Tabiki bunda da bir sürü kriter var, en basitinden zincirli mi olacak manyateik mi?  Paran varsa tabiki manyetik çünkü ses yapmıyor :)

Geldi markaya: Voit, Dynamic, Hottrick vs. Voit ana marka Dynamic yan ürün imiş. Ayrıca Voit'te kullanılan profiller daha iyiymiş. Bizim tercimiz Voit'ten yana oldu.

Şimdi hangi model sorusuna geldi. Bunda baya bir kriterimiz vardı
  1. kademeli olsun (gerçi alalı 2 ay oldu halen 1. kademeden başkasını kullanmadık ama :))
  2. lcd ekranı olsun (sure, gidilen yol, hız km/sa, kalori, toplam gidilen yol, ve nabız bilgilerini gösteriyor
  3. nabız ölçsün (çok ciddi spor yapılacakşa şart olabilir, ancak biz neredeyse bakmıyoruz bile)
  4. öne-arkaya, yukarı-aşağı ayarlanabilir sele (kuruluma gelen eşime göre ayarladı ben değiştirmeden kullanıyorum :D)
  5. 120 lg ve üstü olsun.
Tüm bu kriterleri dikkate aldığımızda Voit D40 bizim için iyi geldi. Voit dünyasında 790 ike 700 TL ye aldık.

Peki kullandık mı? Zira alacağımı söylediğimde herkes ne gerek var, hevesle alıp kullanmayacaksınız diyorlardı :P

İlk hafta hergun 30dk çalışma konusunda hevesli idik. Eşim haftada 4 gün yapacaktı, 2 hafta hadar yaptı sanırım.  Sonra ben hafta içi yapamaz oldum :D.

Son durumda ise ben sadece hafta sonları ~30 dk, ~350 kal, ~10 km olacak şekilde spor yapıyorum. Eşimse tez dolayısı ile tamamen bıraktı.

Sonuç olarak almayı düşünüyorsanız, hergün yapacağım gibi hayalperest olmayın. Ama haftada 1-2 yapsamda bana yeter diyorsanız bence alın.

18.11.14

Deney - The Experiment


Yapım:2010 ~ ABD
Tür: Dram, Gerilim, Macera, Psikolojik, Suç
Yönetmen: Paul Scheuring
Oyuncular: Adrien Brody, Maggie Grace, Cam Gigandet, Forest Whitaker, Clifton Collins Jr., Fisher Stevens, Travis Fimmel, Brandon Adamson, Damien Leake, David Banner, Ethan Cohn, Ingrid Coree, Jason Lew, Mario Sciorrotta, Matt Harwell, Mike Smith, Rachel O\'meara, Randal Chaval, Rod Maiorano, Ronald Chvala, Steve Mathews
Senaryo:Paul Scheuring
Senaryo (Kitap):Mario Giordano
Yapımcı:Paul Scheuring, Marc Conrad, Maggie Monteith, Pierre Assouline, Jeanette Buerling, Marty Adelstein, Dawn Parouse, Tracee Stanley, Alyssa Beckerman, Dinesh Sheenoy, Bill Johnson, Scott Nemes
Görüntü Yönetmeni:Amy Vincent
Müzik: Graeme Revell
Dağıtım: Medyavizyon
Süre:1 saat 36 dk
Gösterim Tarihi: 31 Aralık 2010 (Türkiye)

Alman yapımı aynı adlı filmden uyarlanan bu filmde 26 kişi, psikolojik bir deney için gardiyan ve mahkum rolünü oynamaya başlarlar... Deneyin devamında olaylar karmaşık bir boyuta ulaşacak ve kontrolden çıkacaktır.

Yorum
Filmin konusu gerçek bir deneye dayanıyormuş. Tamam deneyin yapılmasını anlarımda sonlandrılmasındaki sıkıntıyı anlayamıyorum.  Ancak şu yorum sonlandrımanın neden geciktiğini anlatıyor, aslına Zimbardo da bir denek :)

"deneyi bitiren de soyle bir olaydir: deney devam ederken zimbardo'nun o zamanlar nisanlisi olan kiz olay yerine gelir ve olanlari gorunce sok olur. kiz kendisi de o siralarda psikoloji'de doktora yapmaktadir. kiz deneyi gorunce "burada ne cehennemler donuyor lanet olasi" diye kizar. zimbardo da "sevgilim gormuyor musun deney yapiyoruz" der. kiz "peki su deneyde su ana kadar neler ogrendin?" diye sorar. zimbardo da "insanlara sinirsiz guc verince ne kadar canilesebileceklerini gordum" der. kiz da "peki deneyi niye sonlandirmiyorsun?" der. zimbardo da "belki daha net sonuclar elde ederim" der. kiz "aslinda burada deneye tabi tutulanin kendin oldugunu gormuyor musun?" der. zimbardo "nasil yani?" deyince kiz da "bu deneyin sahibi sensin, yani deneyin baslayip bitirilmesi senin kontrolunde, yani deney uzerinde senin sinirsiz gucun var, insanlarin aci cektigini goruyorsun ama hala deneyi durdurmuyorsun. demek ki deneydeki deneklerden biri de sensin" der. zimbardo uykusundan uyanmistir artik ve deneyi iptal eder." kaynak: https://eksisozluk.com/entry/16168514 


Bunlarıda okumalısınız:
  1. Bir deney; Stanford Hapishanesi 
  2. Stanford hapishane deneyi 
  3. https://eksisozluk.com/zimbardo-deneyi--342509
  4. http://tr.wikipedia.org/wiki/Milgram_deneyi 

19.10.14

Nicer Dicer Aldatmacası

Videolara aldanarak aldığım nicer dicer dilimleyiciyi tam olarak kullanamıyorum. Videolarda gördüğüm ki sizde dikkat edin, doğranacak tüm malzemeler aynı boyutlara getirilmiş.

Az uzun bir şey koyduğunuzda mesala orta boy bir patetes, bastırırken kayıyor ve sıkışıyor.
Sert sebzeleri doğrayamıyor.
Şu yoruma aynen katılıyorum : "En önemlisi reklamları çok yanıltıcı. Asla aynı ürün olamaz. Yada bazı aldatmacalar var. Patatesi hafif haşlayıp yaptıklarını düşünüyorum. Çünkü benim elimdeki ürün asla patatesi dilimleyebilecek dayanıklılıkta değil. Bıçakları birer birer elimde kalıyor."
 https://www.sikayetvar.com/sikayet/detay/2089414/nicer-dicer-ise-yaramiyor/0gzrm

Anlayacayacağınız ben çok efektif kullanamadım. Sadece güzel biber doğruyordum. 2 sene kadar oldu alalı. Sadece kırmızı biber doğramama rağman bıçakları tutan plastik kırıldı. Hepsiburada da makinaya atmayın yazıyordu, kesinlikle makinada yıkamadım. Hep elimde yıkadım. Buna rağmen plastik kırıldı. O bıçak artık kullanılamıyor.



V bışağı çok çok ince, patates ancak cips olur :(
inceliği şu salatalığa bakarak görebilirsiniz:




Ben memnunun diyenler bana öğretsinler nasıl kullanıyorsunuz.

9.10.14

Fil Adam - The Elephant Man

Konu: Victoria dönemi İngilteresinde yaşayan Joseph Merrick (John Hurt), ender görülen bir hastalık yüzünden ileri derecede şekli bozuk bir bedene ve yüze sahiptir. Gezici bir kumpanyada Fil Adam takma adıyla sergilenmekte ve kafes hayvanı muamelesi gördüğü çok zor bir hayat sürdürmektedir. Dr. Frederick Treves (Anthony Hopkins) adında genç bir cerrah onu içine hapsolduğu korkunç hayattan kurtarmaya çalışır. Şimdiye dek görmediği kadar iyi muamele gösterilir. Ancak acı ve korku dolu geçmişi Merrick'i halen rahatsız etmektedir.



İnsanlara korku veren yüzünün altında nazik ve duygusal bir kalbi olan Joseph Merrick'in gerçek yaşam öyküsüdür.


Bu filmin ardından Oscar ödüllerine "en iyi makyaj" ödülü eklenmiş.

Yorum: İzlenmesi gereken bir film.
  • Fil adamı sirkte çalıştıran adamın seslendirmesi gayet güzel olmuş. Hala kulaklarımda. 
  • Doktorun fil adamı gördüğü andaki gözünden dökülen yaşlar, doktor karakterinin ne kadar başarılı oynandığını gösteriyor. Ayrıca doktorluk budur dedirtiyor. Bilgisayar mühendisliği kazandım dediğimde bir hocam şunu demişti: senden çok merhametli bir doktor olurdu.
  • Doktorun kendini sorgulaması ben iyimiyim-kötümüyüm, fil adamı kullnıyormuyum diye sorgulaması her doktorun sık sık tekrar etmesi gereken bir durum ( Şu aralar caba doktorlar gelen hastalara yayın gözüyle mi bakıyor diye düşünüyorum ) Aslında bu soru herkesin sorması gereken bir soru. Bi şey yaptığımda sırf birine iyilik olsun diye mi yapıyorum yoksa benim ondan bir çıkarım mı var?
  • Fil adamın ben mutluyum çünkü seviliyorum dediği sahne önemli. Mutluk ancak sevilmeklemi elde edilir? Sanırım öyle, sevginin olmadığı yerde mutluluk da yoktur.
  •  


6.10.14

Siemens TG23331V Tost Makinesi

8 yıllık kullanımın ardından plakaları çizilen artık ekmeği yapıştırmaya başlayan arzum tost makinasını emekliye ayırdık. Yeni bir tost makinası arayışına girdim. İsteğim sadece tost yapan bir makina değildi. İsteklerimi şöyle sıraladım:

  1. Hem tost yapsın hem ızgara hemde börek :) Börek yapması için tepsili olması gerekiyordu ki bu model sadece bosh ve siemens'de vardı. Tabi bu olmazsa olmaz değildi.
  2. Plakaları çıkabilsin, makinada yıkansın ve dokum olsun.
  3. Hem alt hem üst ayrı ayrı ayarlanabilsin.
  4. Üst kısım için yükseklik ayarı yapılabilsin
Tüm istediğim özellikleri bosh ve siemens'te olan bir model karşılıyordu. Bende daha ucuz olduğıu için Siemens TG23331V Tost Makinesini evim.net'ten aldım.

Öneclikle evim.net tam 4 iş gününde ancak temin edebildi. Oyuzden bir daha hemen istediğim birşeyi buradan almam diye düşünüyorum.




Çok fonksiyonlu makinamızın yorumlarına gelince:
  1. Tostta başarısız. Çünkü üst kapak hafif. Tost için iki dilim ekmeği üst üste koyduğunuz anda arka havaya kalkıyor, önden bastırmanın da bir faydası yok. Acak üstten ayak yerlerine yakın plastikten bastırıyorum ki eğri bir tost olmasın. Dolayısı ile bu benim için bir hayal kırıklığı :(
  2. Fırın olma özelliği ise harika. 2 yufka ile çok çabuk mis gibi böreğim hazır :D
  3. Izgara özelliğini henüz kullnamadım.
  4. Keşke tefal de olduğu gibi bir tarif defteri olsaydı. Sırf bu sebepten keşke tefalin tost makinasını alsaydım diyorum. Tarif defteri yapabileceğimiz şeyler için ufuk açıcı oluyor.

Zamanın Geçmesini Bekleyenler

Bu Özdemir Asaf'tan:

İnsanın zamanı varsa, herşeyin gelmesini beklemeye mecburdur.
Her şeyi varsa eğer; Zamanın geçmesini beklemeye mahkumdur.


Buda benden:

Zamanın geçmediğini düşündüğüme göre ya herşeyim var;
yada var olanlar mutluluk vermiyorki diğerlerinin elde etmeye çalışmıyorsun.

20.9.14

Tefal Clipso+Precision

Tenceremi kullanmaya başladım. Tarifleri tek tek uyguluyorum.

İlk söylediğim sözler:
  • Gerçekten hızlı, söylediği zamanda pişiyor y
  • Niye ben yıllardır erteleyip duruyormuşum alma işini, ah benim salak kafam :(
  • Hıım bu kapak temizliği biraz iş :( - ne demek istediğimi aşağıda yazacağım.
  • Evet evet 6lt iyi oldu ama benim birde bir küçüğe de ihtiyacım var. Birinde çorba, birinde yemek. Diğerini de fissler mi alsam :P, bakalım hangisi daha iyiymiş (Burada bir ön incelemem mevcut).
  • 6 dk da sebze yemeği  mi olur ya!. patates, kabak, mantar içeren yemeğimde patateste kabakta çok bile pişti yani. 4dk yeter sanki :D 
Denediğim tarifler:
  • Kitaptaki tarife göre pırasa yaptım, gerçekten süperdi. Eşimde bende çok beğendik.
  • 10 dk mercimek çorbası daha ne olsun.
değerli takipçilerim zaman zaman ayrıntılı yorumlar eklenecektir.

11.9.14

Düdüklü Tencerede Tefal mi Fissler mi

İnternetten baya bir araştırma yaptım. Genelde fissler'den daha memnun insanlar.

Ancak fisslerin sadece son modelleri akıllı saat içeriyor ve fiyatları da daha pahalı.
Ayrıca fissler vitavit edition yada comfort modellerine hiç bir magazada bulamadım. Elimle dokunup gözümle görmek istedim ama bulamadım.

Ayrıca Fisslerin distribütörü ERTEK için şikayetler duydum, en iyisi hiç bulaşmayayım dedim. Birde burda fisslerin basınç oluşturmada sıkıntılı olduğu için baya şikayet yazılmış. Bende yanşsız biriyimdir, beni bulur bozuk tencere diye vazgeçtim.

Ben de sonun da Tefal Clipso+precision aldım. Zamanla artı ve eksilerini yazacağım.
Aslında 2 programlı acticook modelini düşünüyordum ancak tefalin resmi satış sitesinde ve magazalarında bu model kalmamış. Mağaza çalışanları acticook kalkmış, onun yerine Clipso+Precision geldi dediler.

Alışverişimi kliksa.com'dan yaptım. En ucuz orda idi. 289+3.90 kargo, toplam 293 TL ye geldi bana. Siparişi gece 01 gibi verdim ertesi gün öğeleden sonra tencerem evimdeydi. Süper hızlı gönderi ve uygun fiyatla kliksa gönlümü çaldı.
http://www.kliksa.com/urun/tefal-clipso-plus-precision-duduklu-tencere-6-lt/901998065

Buradan clipso+Precision için yorumlarıma bakabilirsiniz: http://cetinz.blogspot.com.tr/2014/09/tefal-clipsoprecision.html

2.9.14

İletişimi Doğru Yönetmek- Ertan Acar- Radikal

Bugün radikalde okuduğum Ertan Acar'ın iletişimi doğru yönetmek başlıklı yazısından iki bölümü sizlerle paylaşmak istedim.

Bir iletişim faaliyetinin doğru yönetilmesi, hedef kitlelerde amaçlanan davranış ve algı değişikliğinin şekillenmesi iletişim faaliyetinin omurgasını oluşturan dilin doğru kullanımına bağlıdır


Yanlış Kullanılan Deyimler

Bir de dilimize yanlış yerleşmiş deyimler var. Onlara birkaç örnek vermek gerekirse; mesela, “Ana gibi yar Bağdat gibi diyar olmaz” deyimi. Sözün gerçeğinde “anne” değil, Bağdat yakınlarında bulunan “Ane Uçurumu”ndan bahsetmektedir. “Yar” sözcüğü de küçük uçurum anlamındadır. Ama biz onu, “insanı en çok seven varlık annesidir” şeklindeki bir anlamda kullanıyoruz.

Diğer bir örnek “Ava giden avlanır” deyimidir. Burada anlatılmak istenen ava giden kişin av olabileceği değildir. Atasözünde tembellikten kaçınılması öğütlemekte ve sadece ava giden kişilerin avlanabileceği vurgulanmaktadır. Yani sadece ava gidenler avlanabilir evde oturup yatanlar değil.

Dilimize yerleşen “Göz var nizam var” şeklinde bir deyim vardır. Aslında bu deyimin doğrusu “Göz var izan var” şeklindeki kullanılmalıdır. İzan; anlayış, anlama yeteneği manasındadır. Nizam ise düzen ya da kural anlamındadır.

Yine “Haydan gelen huya gider” deyimi... Genelde çaba harcamadan kazanılan bir şeyin kolay kaybedileceği gibi düşünülür. Ancak gerçeği “Hayy'dan gelen Hu’ya gider” anlamındadır. Doğrusu; “Allah'tan gelen Allah'a gider”dir.

Bir başka yanlış kullanılan deyim ise “Eşşek hoşaftan ne anlar” deyimidir. Doğrusu; “Eşşek hoş laftan ne anlar” olmalıdır.

Yanlış kullanımı en yaygın olan deyimlerden biri de “Aptala malum olurmuş” deyimidir. Doğrusu; “Abdal'a malum olurmuş”. Buradaki abdal, akıl yürütme kabiliyeti olmayan değil, ermiş manasındadır. Yine “Su küçüğün söz büyüğün” deyimi de sık sık yanlış kullanılan deyimlerdendir. Olması geren ''Sus küçüğün söz büyüğün'dür'. Yani yaşı küçük olan, yaşça büyük ve tecrübeli kişinin karşısında ileri geri konuşmamalıdır manasında kullanılmaktadır.
Son olarak anlamı dışında yanlış kullanılan deyimlerden biri de “Zürafanın düşkünü beyaz giyer kış günü” deyimidir. Aslında buradaki zürafa bizim bildiğimiz zürafa değil, zerafetine önem veren kişi anlamındadır.

Marka İsimlerinde Yerelliğin Etkisi

Küresel markaların faaliyet gösterdikleri ülkelerde yürüttükleri iletişim ve reklam faaliyetlerinde o ülkenin yerel dilini kullanmada o ülkedeki yerel markalardan daha fazla hassasiyet göstermelerindeki en önemli neden de budur. Çünkü bu sayede daha kolay benimsenir, kabul görür ve pazar yaratırlar…

İletişim faaliyetini sürdürdüğünüz ülkenin ya da çevrenin diline hakim olamaz oradaki kitle ile kendinizi özdeşleştiremezseniz, ticari faaliyetinizin fiyaskoyla sonuçlanacağını söylemek yanlış olmaz.

Bu sadece hayata geçireceğiniz iletişim faaliyetleri için değil bulunduğunuz çevrede markanızı seçerken de böyle. Nitekim bunlarla ilgili dünyada alınmış pek çok ders var.
  • Bunlara bir göz atmak gerekirse; yıllar önce Fransa'da "Cue" isimli bir diş macunu piyasaya süren Colgate ilk akla gelen örneklerden biri. "Cue" markalı diş macunu hala piyasada mı bilmiyorum ama "Cue", Fransa'da kötü bir ün yapmış pornografi dergisinin ismiydi mesela.
  • Reebok yaşadığı örnek de pek geride kalır değil. Reebook, İngiltere’de 1997'de bayan koşu ayakkabısı Incubus'u piyasaya sürdüğünde bir pazarlama fiyaskosu yaşadı. Çünkü “Incubus” kadınlara uyurken tecavüz eden bir mitoloji kahramanının adıydı.
  • Pazarlama tarihinde en çok bilinen iki örnekten biri Ford'un “Pinto” modelinin Brezilya'da istenilen satış rakamlarına ulaşamamasıdır. Çünkü Brezilya'daki argoda “pinto” sözcüğü "küçük erkek organı" anlamına geliyordu ve bunu raf eden Ford tüm arabalarındaki “Pinto” markasını söktürdü ve "At" anlamına gelen “Corcel” ismini yazdırarak modeli kurtardı.
  • Bu alanda otomotiv dünyasında en çok bilinen ikinci örnek ise Mitsubishi’nin başına gelendir. Mitsubishi 4x4 aracının model adını İspanya'da değiştirmek zorunda kaldı. Çünkü Adını Arjantin’in Patagonya bölgesine özgü pampa kedisinden alan Pajero, İspanyolca’da mastürbasyon anlamına geliyordu ve marka “Pajero” markasını burada “Montero” olarak değiştirdi. Bu nedenle araç, İngiltere’de de her ihtimale karşılık “Shogun” olarak pazarlandı.
  • Almanların sanayi ve ev tipi temizlik makinelerinin markası "Fakir"in Türkiye'deki fakir haneleri hedeflediğini söyleyebilir misiniz?
  • İlk nalbur hipermarketimiz Alman orijinli "Götzen" sizce neden Türkiye'de adını Tekzen olarak değiştirmiş olabilir?

KLAVYE ÜRETIR, FARE TÜKETIR


Okumaktan zevk aldığım hatta neden bu kadar az yazıyor diye şikayet ettiğim bir bloğun sloganı.



Hastalardan Öğrendiklerim, bir doktorun, hastaları ile arasında geçen konuşmaları güzel resimlerle besleyip yazdığı bir blog. Ayrıca her yazıyı bir müzik ile süslüyor dokotorumuz.

Her yazıda hayatın içinden gerçekler diyorsunuz.

Takip etmenizi tavsiye ederim.


24.8.14

Ada-The Island

02 Eylül 2005
2005 - ABD
Bilim KurguAksiyonGerilim
136 Dak.


Alex Kurtzman Caspian Tradwell-Owen

1786 kullanıcının favori filmi

Film Özeti

Lincoln Six Eco (Ewan McGregor) ve Jordan Two-Delta (Scarlett Johansson) görünüşe göre ütopik ama dışa kapalı bir tesiste yaşamaktadırlar.Dikkatle kontrol edilen bu ortamın tüm diğer sakinleri gibi, onlar da 'Ada' ya gönderilmek için seçilmeyi umutluyorlardır; söylentiye göre burası gezegendeki son kirletilmemiş bölgedir.Ama aslında kendilerinin birer klon olduklarını ve ölmeleri yaşamlarından daha değerli olduğunu keşfettiklerinde cüretkar bir kaçış planlarlar.Bilmedikleri bir ortamda, bir zamanlar yuvaları olan kurumun sinsi güçleri tarafından amansızca takip edilen Lincoln ve Jordan, Ada hakkındaki gerçeği ortaya çıkarmak ve geride kalanları kurtarmak için hayatlarını riske atarlar


Yorumlarım:

Gerçekten güzel kurgulanmış bir film. Mutlaka izlenmeli derim. Azınlık raporunu izlediğimde ne hissetti isem aynı duygularla izledim. Tabiki duygularımı tarif edemiyorum.

Çok farklı duygular ama en baskını teknolojiden korku, hırs özellikle para hırsından korku ve tabiki bilim adamlarının etik anlayışından korku

11.8.14

Luxottica Türkiye Müşteri Memnuniyeti

Vogue marka yeni bir gözlük aldım. 1 hafta içinde kulpunda bir çatlama oluştu (yada ben aldığımda öyle idi fark etmedim).
Gözlüğü aldığım optikçiye gittim. Çatlağa şaşırdı ve böyle bir şey olmaması gerekitiğini söyledi. Garanti kapsamında değişim istedim. Aramızda şöyle bir konuşma geçti:
gözlükçü: Bunlar tok markalar. Gözlüğü İzmir'e göndermeliyim. Onlarda ona göre değişimi gerçekleştirir. Ancak bu işlem en az 15 gün sürer.
Ben: 6 numara uzak gözlüğüm var, gözlüksüz dışarı çıkamıyorum ki dedim.
gözlükçü: Ozaman sana yedek bir gözlük yaparız .
Ben: Benim camlarım bile 150tlnin üstünde tutuyor.
Gözlükçü: Uygun bişiler yaparız işte.

Dükkandan çıktım. Ancak bu benim kafama takıldı. Garanti kapsamında bir gözlük tamiri için neden 15 gün bekleyim. Ben bunu süs olsun diye takmıyorum ki, 15 gün idare edeyim.

Vogue distirbütörünü internetten aradım. Mail adreslerini buldum. Durumu anlatan aşağıdaki maili yazdım. Bana hemen ertesi gün dönüş yaptılar optisyenimin bilgilerini istediler. Daha sonra telefondan aradılar. Hemen bir yedek kulp siparişi geçtiklerini optisyennimin beni arayacağını söyledir.

Bu haraketi ile Luxottica Türkiye bu memnuniyet yazısı hak etti. Optikçiye kalsa bana yeni bir gözlük satacaktı :(

güncelleme: ağustos sonu yeni kulplar geldi, optisyenim haber verdi. Gittim hemen değiştirdiler. Yok kullanıcı hatası yok garanti dışı iyen de olmadı. Tekrar teşekkürler..

--------------------
To: "Luxottica Turchia Destek"
Subject: garanti kapsamında tamir ve değişim işlem protokolu


Merhaba,

VO 2767 kodlu bir gözlük aldım yaklaşık 2 ay önce. Ancak gözlüğün kulp kısmında çatlama oldu. optisyenim gözlüğü size göndermesi gerektiğini  ve işlem süresinin 15 gün kadar sürebileceğini söyledi. Ancak gözlük sürekli kullanılması gereken ve tamirden gelene kadar kullanılmayacak bir şey değildir. Özellikle benim gibi  gözlüksüz hiç göremeyen birisi için gözlüğün merkeze gönderilip, bakılması ve tamir edilmesi mümkün olmayan bir süreçtir.

Bu durumda gözlüğün size gönderilmeden resimlerinin gönderilmesi, karar sürecinin resimler aracılığı ile verilmesi mümkün müdür? Alınan karar doğrultusunda değişecek parçanın yada yeni ürünün optisyenime gönderilmesi, arızalı gözlük ile değiştirilmesi ve eskisinin size gönderilmesi şeklinde bir süreç işletilebilir mi?

 Eğer mümkün değilse siz bu durumda müşterilerinize ne öneriyorsunuz?

 ilginiz için teşekkür ederim.

21.7.14

MacBook Pro Retina Ekranlı 13 inç yeni bilgisayarım

Doktoramın bitmesi şerefine aldığım yeni bilgisayarım. Gerçi en büyük etken savunmadan hemen sonra vaio'mun bozulması oldu :)

İşin güzel tarafı yeni bilgisayarım elime 16 temmuzda geçti. Kendi kendime doğum günü hediyesi almış oldum :D

güncelleme 23 agustos 2014:

sevdiğim sevmediğim yanları:
 
sevmediğim,kötü taraflar:
  1. delete tuşunun olmaması
  2. shitin hemen sağındaki tuş ile q bir arada basılsığındaaktif programın kapanması :( oysaki ben sadece @ yazmaya çalışıyordum

sevdiğim yanları:
  1. gerçekten uzun şarj süresi
  2. çok çok hızlı açılma(tabi bunda ssd diskinde payı çok)
  3. paralel desktop ile windows da kullanabiliyorum
-----------------------------
Retina ekranlı 13 inç MacBook Pro

Konfigürasyon
  • 2.4 GHz Çift Çekirdekli Intel Core i5, Turbo Boost ile 2.9 GHz'e çıkarılabilir 
  • 16 GB 1600 MHz DDR3L SDRAM 
  • 256 GB PCIe tabanlı Flash Depolama
  • 1,8 cm incelik
  • 1,56 kg



Tefal Actifry Plus :)

16 temmuz hürmetine :) yeni bir cihazım daha oldu.

Tefal Actifry Plus 1.2 kg.

ilk denememiz muska böreği oldu. Kaşar ve sucuklu yaptık kızımla. Misafirlerimizde çok beğendi.

Boş zamanlarda börekleri sarıp buzluğa atmakta fayda var. 10 dk bir porsiyon ( en fazla 10 muska böreği) pişiyor. içini çok doldurursanız daha uzun beklemek lazım.

kullanıkça püf noktarlı paylaşmayı planlıyorum :)

Ancak söz vermeyeyim, bloga vakit bulamıyorum zira :)

güncelleme 1 kasım 2014

  • Patates kızartmasını genelde soy,doğra, kızart  şeklinde yapıyorum. Gayet de güzel oluyor. Ancak cihazla gelen tarifte doğradıktan sonra 30 dk suda bekletme sonra kurula ve makinaya koy diyor. Geçen gün böyle denedim. Pateteslerde haşlama ile kızartma arası bir tat oldu. Eşimde bende aynı hissettik. Birdaha suda bekletmeme kararı aldım.
  • Bir diğer tecrübem, kızarttıktan sonra tuz serpince sanki pörsüyor gibi patatesler. Ayrıca piştiikten sonra çok beklerse de yumuşuyor patates. Pişer pişmez sofraya koyacak şekilde ayarlamaka lazım.
  • Tavuk budu da denedim, gayte güzel oldu.
  • Kuşbaşı kavurma denedim, eti kuruttu, bek beğenmedik.


16.7.14

16 Temmuz 2014 :)

Bugun benim için farklı bir 16 temmuz oldu.

Bugün 2 yeni eşyam oldu.

bir mac book, ki bunu kendi kendime doğum günü hediyesi almış gibi oldum.
bir charles&keith çanta, ki bunu da sevgili arkadaşlarım almış.

ne diyim güzel bir gündü.

bir ara yenilerimi paylaşırım iyisiyle-kötüsüyle :)

ha bide güzel kızımdan bir sanat eseri aldım hediye olarak. En güzeli bu tabiki.

11.7.14

Combine-en çok oynadığım oyun

çok basit br oyun ancak hoşuma gidiyor :)

birtürlü de 300bini geçemedim :(

Combine, 3 ve daha fazla aynı renke top kaybolup yerine bir üst seviyedeki farklı renkteki top geliyor. en son 3 beyaz top yok oluyor.

7.4.14

Arçelik 9546 CDB Beyaz Ankastre Fırın

Arçelik ankastre fırın kuzenimde var. ve harika pişiriyor.
Diğer kuzenim de Bosh var ama bi işe yaramaz. Yine kuzenimin arkadaşında Bosh var memnun değil.

Ben de madem öyle Arçelik alayım dedim ve 1.099 TL ye istanbul bilişimden 9546 modelini aldım.

Yalnız ben şansız biriyimdir, illa aldığım şeylerde bi arıza çıkar. Yine öyle oldu :(

Fırını taktılar ama kapak eğri duruyor. Sonra tekrar çağırdım servisi üretim hatası dediler, yenisi ile değiştirdiler. Yenisi geldi lakin bunun da lambası yanmıyordu. Tekrar servis geldi lambayı değiştirdi.

Bir taraftan düşünüyorum bende bu talihsizlik varken fırınım da mükemmel denecek bir performans göstermez heralde. Yinede dilimi ısırayım dimi :D

güncelleme 21 temmuz 2014

çok memnunum fırınımda, gayet güzel bişiriyor. Temizliği gayet kolay. İçindeki demir aksamın tamamı çıkabiliyor. Ön camı 2 kat. Fırından taraf olan çıkabiliyor ve nano malzeme ile kaplanmış. Dolayısı ile temizliği de kolay oluyor.


6.4.14

Kadın Mucitler ve İcatları

Gururlandım :) Yalnız 8 mart dolayısı ile bir çok haber sitesinin yayınladığı bu tarz haberlerde neden küçücük bir şey bile icat etmiş bir Türk bayan yok. Yani insan biraz araştırı dimi. Bi tane koyayım der. Şiddetle kınıyorum :D


  • Hedy Lamarr / Gizli Haberleşme Sistemi: Hedy Lamarr, kırılamaz bir kod aracılığıyla radyo sinyallerini şaşırtarak, mesajların düşmanın eline ulaşmasını engelleyen ‘Gizli Haberleşme Sistemi’ni icadını 1941′de patentledi. Avusturya’da büyüyen ve Nazi sempatizanı bir silah tüccarı ile evlenen Lamarr, evlendikten sonra eşinin iş toplantılara giderek, gelişmiş silahlara merak saldı ve ardından bu konuda çalışmaya başladı. Bir süre sonra Nazi’lerden nefret eden çift, önce Londra’ya ve ardından da ABD’ye kaçtı. Lamarr, gizli haberleşme sistemini Nazi’lere karşı kullanılsın diye geliştirdi ancak, savaş sırasında hiç kullanılmadı. Lamarr’ın buluşu, ancak 20 yıl sonra kullanılmaya başlandı.
  • Josephine Cochrane / Bulaşık Makinesi: Josephine Cochrane, bulaşık makinesini icat etti. Cochrane’in bulaşık makinesi, musluktan aldığı yüksek basınçlı suyu, içindeki raflara dizilmiş bulaşıkları temizlemek için kullanıyordu; yani günümüz bulaşık makinelerinin çalışma mantığından pek de farklı değil. Cochrane, bulaşık makinesini 1886′da patentledi. O dönemde, çoğu evde bulaşık makinesinin ihtiyaç duyduğu sıcak su bulunmadığından, Cochrane icadını ilk etapta otellere ve restoranlara sattı.
  • Margaret Knight / Kese Kağıdı: Margaret Knight kese kağıdını ya da diğer adıyla kağıt torbayı icat etmeden önce, insanlar mektup zarfı biçimindeki kağıtları kullanarak eşyalarını yanlarında taşıyordu. Knight’ın icat ettiği makine, kağıdı kesip, katlayıp, yapıştırarak, günümüzün kese kağıtlarını ortaya çıkardı. Fikrini çalan kişi mahkemede “Bir kadın böyle yenilikçi bir cihaz yapamaz” diye kendini savunsa da, hakim icadın Knight’a ait olduğunda karar kıldı ve Knight da bu sayede 1871 yılında buluşunu patentleyebildi.
  • Mary Anderson / Otomobil Sileceği: Otomobiller ilk yıllarında sileceksiz olarak kullanıldı. 1900′lerin başlarında, kar veya yağmur yağdığında, sürücüler sık sık otomobillerini durdurup camları temizlemek zorunda kalıyordu. Mary Anderson bu sorunu çözdü. Otomobillerin bir hayli az olduğu 1903′te, sileceği icat etti ve ardından tüm otomobillerde standart haline gelmesini sağladı. İlk otomatik sileceğin de 1917 yılında yine bir kadın tarafından icat edildiğini biliyor muydunuz?
  • Patricia Bath / Lazerle Katarakt Ameliyatı Cihazı: Patricia Bath, 1988 yılında katarakt ameliyatına yepyeni bir bakış açısı getirdi. Geliştirdiği cihaz, katarakt ameliyatının lazer kullanılarak çok daha kolay ve başarılı bir şekilde gerçekleştirilmesine olanak tanıdı. Bath, cihazını ABD, Kanada, Japonya ve Avrupa’da patentledi.
  • Stephanie Kwolek / Kurşun Geçirmez Yelek: Stephanie Kwolek, günümüzde çelik yelek olarak anılan kurşun geçirmez yeleklerin yapımında kullanılan güçlü materyal olan Kevlar’ı icat etti. Kwolek’in icat ettiği materyal, en az çelik kadar güçlüydü. Kevlar günümüzde çelik yeleğin yanı sıra, asma köprü kablosu, kask, kayak ve fren balatası gibi çok çeşitli şeylerin yapımında kullanılıyor
  • Tabitha Babbitt / Daire Testere: 1800′lerin başlarında, odun testerelerini kullanabilmek için en az iki kişiye ihtiyaç duyuluyordu; it, çek, ileri ve geri. Tabitha Babbitt ise bunun daha kolay bir yolu olması gerektiğini düşünerek, 1813′te dünyanın ilk daire testeresini insanlığa armağan etti.
  • Bette Nesmith Graham / Daksil: Betty Nesmith Graham, daksili kendi ihtiyaçları için icat etti. Belgelerdeki hataları düzeltmek için mutfağındaki mikseri kullanarak bir karışım hazırlayan Graham, 1958′de buluşunu patentledi.
  • Marion Donovan / Tek Kullanımlık Bebek Bezi: Marion Donovan, çocuk yetiştirmenin zorluklarını yaşamış ve bunu kolaylaştırmak için kolları sıvamıştı. İlk olarak, su geçirmeyen ve de sızdırmayan bir çocuk bezi geliştirdi ve 1949′da Boaters ismiyle bunun satışına başladı. Takvimler 1961′e geldiğinde ise insanlığa en büyük armağanı olan tek kullanımlık bezleri geliştirdi ve bunu da Pampers ismiyle patentledi. Donovan, evde yaşamı kolaylaştırmak için, çoklu askı, diş ipi ve elbise arkasındaki fermuarı kolay kapatma gerecini de içeren bir düzineyi aşkın buluşun patentini alan üretken bir mucittir
  • Grace Hopper / COBOL Programlama Dili ve Bug Terimi: Tümamiral Dr. Grace Murray Hopper, ‘bilgisayarların annesi’ olarak ün salmış bir dahi. Yazılı dili bilgisayar kodlarına dönüştüren derleyiciyi ve dünyanın ilk kullanıcı dostu kurumsal programlama dili COBOL’u geliştirdi. Yazılım hatalarına verilen ‘bug’ ismi de ilk olarak Dr. Hopper tarafından kullanıldı. Ulusal Teknoloji Madalyası dahil birçok ödül alan Dr. Hopper, 30 üniversiteden de fahri doktora aldı.
kaynak: http://www.aksam.com.tr/ekonomi/teknoloji/kadin-mucitler-ve-harika-icatlari/galerihaber-290217/1
  • Melitta Bentz/ Filtre Kahve: Ağız tadıyla kahve İlk kahve filtresini Almanya'nın Leipzig kentinde yaşayan Melitta Bentz bize armağan etmiştir. Melitta Bentz, 35 yaşında iki çocuk annesi bir ev kadınıydı. Kahve içmeyi çok seviyordu. Ancak fincanın dibinde biriken siyah kahverengi renkli telvelere sinir oluyordu. Bir gün pirinç bir kabın altına çekiç ve ince bir çivi ile birkaç delik açtı ve kabın içine büyük oğlunun okul defterinden kopardığı sayfayı huni şeklinde kıvırarak yerleştirdi. Kahveyi kaba boşattıktan sonra üstüne sıcak suyu döktü. Uygulama başarılı olmuş telvesiz kahvesine kavuşmuştu. Melitta'nın birkaç arkadaşı da buluşu denedi onlar da memnun kaldılar. Başlangıçta kullandığı kâğıt, kahveyi çok uzun sürede süzdüğü için Bentz, kahveyi daha kolay süzebilecek bir kâğıt arayışına girdi. Bir süre sonra bunu da başardı. Melitta Bentz, 1908 tarihinde Berlin'de İmparatorluk Patent Dairesi'nden buluşunun patent hakkını aldı. Fakat bununla yetinmedi. Birkaç ay sonra evlerinin bir odasında kahve filtreleri üreten küçük bir imalathane kurdular, imalathane büyütülerek fabrikaya, o da fabrikalar zincirine dönüştü. Melitta Bentz 29 Temmuz 1950'de 77 yaşında yaşama gözlerini kapadığında, uluslararası planda üretim yapan dev bir şirketin sahibiydi.
  • Amanda Jones/ İlkel buzdolabı: 19. yüzyılda yemekleri soğutmak için kullanılan ilk buz makinesini üretmek de kadınların hanesine yazılan bir başarı oldu. Makine, bir gömme mutfak içine monte ediliyor ve kapıları bir ayak pedalı yardımıyla açılıyordu. Mucid Amanda Jones, VVisconsin eyaletindendi ve buluşunun patentini kendi adına aldı.
  • Margo Faultisch/Gözlük camı: Günümüz göz optiğinde önemli yer tutan özel camları, Almanya'nın Mainz kentinde 1916- 1998 yılları arasında yaşayan Marga Faultsch isimli bir kimyagere borçluyuz. Marga, asistan olarak başladığı kariyerini tanınmış bir işletme sahibi olarak bitirdi. Marga Faultisch, klasik optik camlar üzerinde çalışırken, göz optiğine ait camlara yönelerek, hafif ve kırılma riski düşük gözlük camlarını buldu. Yüksek dereceye sahip gözlük kullanıcıları açısından bu buluş, çok büyük önem taşıyordu. Bu buluş sayesinde, gözü bozuk pek çok insan hem hafif hem de estetik gözlük camlarına kavuştu. Buluş uluslararası alanda kabul görerek Amerika'da 1973 yılının 100 en büyük teknik buluşlar listesine girdi. Margo Faultisch, buluşundan hareketle 300 çeşit optik cam daha üretti ve 40 adet patente sahip oldu.
  • Elektrikli Su Isıtıcısı (Ida Forbes)
  • Kök Hücre İzolasyonu (Ann Tsukamoto)
  • Portatif Yazlık Ev (Nettie Rood)
  • Zigzag Dikiş Makinesi (Helen Blackhard)
  • Medikal Şırınga (Letitia Geer)
  • Perma Makinesi (Marjorie Joyner)
  • Lokomotiflerde ses kirliliğini önleyici sistemi ilk tasarlayan ve üretime geçiren. (Mary Walton).
  • Işık Yansıtmayan Cam (Katherine Blodget)
  • Evde Uygulanabilen Diyabet Testi (Helen Free)
  • Mutfak Mikseri Ve Buzdolabı Kapağının İçindeki Rafları (Lilian Moller)
  • Denizaltı Lambası Ve Teleskopu (Sara Mather)
  • Sutyen (Marie Tucek)
  • Taşınabilir bisiklet (Elena Carli ve Sigridur Heimdottir)
  • Bitkisel Mürekkep (Desiree Perlea Parascan)
  • Araba park etme kumandası (Marina, Rita, Lisa, Sarah Veronisi)
  • Ayak masajı cihazı (Alessandra Berlinghieri)
  • Sesle hareket eden bilgisayar (Martine Kempf)
  • Ekolojik çöp makinesi (Maria Teresa Bricchi)
  • Damlatmayan bardak - haberman biberonu (Mandy Haberman)
kaynak: http://www.kadinvekadin.net/galeri/kadinlarin-icadi

18.3.14

Yaşam Boyu Eğitim

İnsan hobi olsun diye de üniversite okumalı bence :) Yani tabiki önce mesleğimizi kazanalım onun için bir bölüm okuyalım. Ama yaşam boyu eğitim diye bir şey de var değil mi :)

Ee sen ne zaman okuyacaksın bunları derseniz, doktora bitince tabiki. Ayrıca 1 sene kadar okul lafı duymak istemiyorum. Yani 2016 eylülünde kayıt yaptırabilirim bir bölüme. Tabiki uzaktan eğitim olmalı :)

işte benim ilgimi çeken ve okumak istediğim bölümler. Varsa ilginç ve okunmalı dediğiniz bölümler paylaşırsanız sevinirim.

  1. Sosyoloji yada Psikoloji.  Bunun nesi hobi demeyin. Bir mühendis olunca bu hobi oluyor :)
  2. Tıbbi ve Aromatik Bitkiler Bölümü. Bu aralar baya moda bitkileri bilmek :) Bence hem faydalı hem günlük hayatta çok işe yarar. Bu bölümü Saadet Hanımın(fiyonk.net) biyografisinde gördüm. Daha önce hiç duymamıştım.

15.3.14

Forrest Gump- 1994

Düşük I.Q. sahibi Forrest Gump Jenny ile tanışır ve aşık olur. Gump aralarında Elvis Presley, Kennedy, Nixon’ın da olduğu tarihsel kişilerle kaza eseri tanışır ve 50’lerden 70’lerin sonuna kadar gelen bir süre zarfında olaylar gelişir. 
Gump tamamen tesadüf olarak Vietnam savaşına ve Amerikan yakın tarihinin önemli olaylarına şahitlik eder ve hatta rol alır. Ancak bilmeden yaptıklarının ne kadar önemli sonuçları olduğundan da haberi yoktur.


En etkilendiğim sahne  oğlunun da kendi gibi olduğunu düşündüğü sahnedir.

Mutluluğun Formülü


  • İnsan beklentisi kadar mutludur. Formül: Sıfır beklenti, sonsuz mutluluk (Robin Sharma, bir yazı)
  • Mutlu olmak istiyorsan bir amaca bağlan; insanlara ya da eşyalara değil (Einstein)
  • Bana bir mutluluk söyleyin ki, acı karşılığında elde edilmiş olmasın. (Margeret Oliphant)


24.2.14

Mevlana'dan İnciler


  • Cahil kimsenin yanında, kitap gibi sessiz ol.
  • Düne ait ne varsa dünde kaldı, cancağızım, bugün yeni bir şeyler söylemek lazım
  • Suskunluğum asaletimdendir. Her lafa verecek cevabım var. Ama bir lafa bakarım laf mı diye,bir de adama bakarım adam mı diye.
  • Ne kadar bilirsen bil, söylediklerin karşıdakinin anladığı kadardır (hikayesi... )
  • Küsmek ve darılmak için bahaneler aramak yerine, sevmek ve sevilmek için çareler arayın.

18.1.14

IDEEN-WELT manikür-pedikür seti

1 ADET MANİKÜR - PEDİKÜR MAKİNESİ
- 3500 DEVİR/SN (2 FARKLI HIZ AYARI + 2 FARKLI YÖNE DÖNEBİLME ÖZELLİĞİ)

 7 ADET CİHAZ APARATI + 2 ADET BAKIM ÜRÜNÜ
 2 ADET 1,5V AA PİL
ÖZEL FERMUARLI ÇANTASI
Alman Malı.

Ankara'da bir magazadan almıştı bir arkadaşım. Gayet memnunum. Tavsiye ederim.

inceleme ve kullanım için aşağıda video ya göz atılabilir.

https://www.youtube.com/watch?v=aFFP4IiwXzc

güncelleme şubat 2017: artık heryerde rossman var, bulmak çok daha kolay :)

İlgili Yazılar

Related Posts with Thumbnails