2 hikaye
Biri fedakarlğı (Furkan'nın amcası ve yengesi ) diğeri başarıyı(Meryem Yıldırım) anlatıyor
not: Meryem Hanımın sitesinden başarı hikayeleri muhakkak okunmalı.
Türkiye'ye 20 yıl önce gelen Ukrayna asıllı Meryem Yıldırım, bugüne kadar siyaset ve sanat dünyasının pek çok ünlünün sağlığına kavuşmasına yardımcı oldu. Ama oğlu Denis ve onun için en önemli başarı, adım atmayı, ses çıkarmayı sil baştan öğrettikleri 15 yaşındaki Furkan Tekdemir'in hikâyesi.Furkan, hayatının baharında bir delikanlı. On beşine yeni girmiş. Vücudunun büyük bir kısmını hareket ettiremiyor ama tek parmağıyla bilgisayar şifresini kırmayı başaracak kadar zeki. Sağlığı yerinde olsa kim bilir daha neler yapacak. Bir buçuk ay öncesine kadar ise ne adım atıyor, ne kolunu kaldırıyor ne de dilinden tek bir harf duyulabiliyordu. Kelime değil, bir harf! Şimdilik sadece, aynı zamanda opera sanatçısı olan rehabilitör Meryem Yıldırım'ın 'Aaaaa' diye başlayan aryalarına A harfiyle eşlik ediyor. Cümleler kurması, adımlarını sıklaştırması, manevi babasına sert bir yumruk atması için bütün aile, gözünün içine bakıyor. "Buna da şükür." diyorlar Emine ve Adem Tekdemir. Nasıl şükretmesinler? Biberonla besleniyordu, şimdi lokmalarını çiğneyebiliyor, kontrol sistemi daha iyi. Hepsinden önemlisi, o masum gözlerinin içine umut, heyecan ve sevgi ifadeleri yuva yapmış.
2008'de Düzce yolunda meydana gelen kaza, sadece Furkan'ın değil, anne babası diye bellediği yengesi ve amcasının da hayatını yüz seksen derece değiştirmiş. Furkan ve ailesi, bir kış günü İstanbul'dan Niğde'ye gitmek üzere yola çıkar. Arabada beş kişidirler. Anne, baba, abla, babaanne ve Furkan. Sağanak yağmur, pusu kurmuş gibi bekler onları. Cama ip gibi inen damlalar, önlerinde giden bir TIR ve o an...
Furkan, altı ay sonra yoğun bakımdan çıkar çıkmasına ama bütün ailesi çoktan toprak olup gitmiştir. Hem yetim hem öksüz kalan Furkan'a, amcası ve yengesi sahip çıkar. Bundan sonrası öyle bir fedakârlık öyküsü ki; filmlerde bile rastlayamayız belki de. Çocuk cinayetleriyle sarsıldığımız şu günlerde Tekdemir gibi kaç aile kalmıştır diye düşünmeden edemiyoruz.
İki evlatlarını annelerine emanet eden Emine Hanım ve Adem Bey, altı ay boyunca gece gündüz demeden Furkan'la hastanede yaşar. Evlerine döndükten sonra pes etmek şöyle dursun, doktorların "Organlarını bağışlayacak mısınız?" pazarlığına giriştikleri biricik yeğenlerini eski sağlığına kavuşturabilmek için çalmadıkları kapı, gitmedikleri ülke bırakmazlar. Ukrayna'da uygulanan tedavilere birazcık cevap verir Furkan. Ama onu asıl, Bostancı'daki ofisinde tanıştığımız Meryem Yıldırım hayata döndürür. Hayat içinde hayat, hikâye içinde hikâye...
Bir meryem hikayesi
20 yıl önce Türkiye'ye geldiğinde herkes ona Maria diyordu. Sempatik, neşeli, yerinde duramayan kıpır kıpır bir kadın Meryem Yıldırım. "Trabzon'daki hocalar şehadet getirmeyi öğretti. Müslüman oldum." diyor. Ukrayna'da doğmuş. 23 yıl Gürcistan'da yaşamış. 1992 yılında Hopa'daki Sarp Sınır Kapısı'nın açılmasıyla Rusya-Türkiye bavul ticaretinin hız kazandığı bir dönemde Trabzon'a alışveriş yapmaya geliyor. Oradan, ülkesinde kazandığı bursla İtalya'da opera okumaya gidecek. İnsan duyduğunda biraz şaşırıyor ama o, dört üniversite mezunu. Makine mühendisi olduğu gibi televizyonda müzik programları yapmış bir gazeteci, bir de uçuyormuşcasına aryalar söyleyen diplomalı opera sanatçısı. Tiflis Devlet Konservatuarı'nda eğitim görmüş.
Kader işte. Hayatta hiçbir şey tesadüf değil. Trabzon'da kaldığı otelin lobisinde iki büklüm olmuş bir adama rastgeliyor. Sıradan biri olmadığını sonra fark edecek. THY eski müdürü Şerafettin Aydın'a oracıkta manuel terapi (elle yapılan bir tür masaj) yapıyor. Aydın'ın sağlık problemini düzelince artık geri dönmek ne kelime! Yeni memleketi Türkiye, istikameti Ankara oluyor. Başkent'te önce, Türkiye'ye sığınan Afgan General Raşit Dostum'u tedavi ediyor. Sonra Süleyman Demirel'i. Aydın Menderes'in bugün tekerlekli sandalyeyle hayatına devam etmesinde katkısı büyük. Nazan Öncel, Şenol Güneş, Trabzonsporlu eski futbolcu Ünal, Meral Akşener, Prof. Nilüfer Göle, Prof. Dr. İhsan Doğramacı, yapımcı Fatih Aksoy, Can Dündar ve ailesi... Liste uzun.
Meryem Yıldırım, Kamçatka, Kore, Çin ve Japonya'da masaj teknikleri konusunda masör eğitim almış. Türkiye'de çalışabilmek için Prof. Dr. Ahmet Hamdi Turgut'un Kültür ve Sağlık Bakanlığı diplomasına sahip. Gürcistan'da Novokuznetsk Beyin ve Sinir Merkezi Enstitüsü'nde nüroloji, anatomi ve rehabilitoloji hocalığı yapmış. Masaj teknikleri konusunda araştırmalar yapan Nobel Tıp Ödülü sahibi ortopedist Nikolay Apolonoviç Avalyani'nin yanında çalışmış. 350 saatlik bir eğitim görmüş. Anatomi, fizyoloji, spor psikolojisi, masaj tarihi, fert hijyeni, beslenme ve daha birçok konuda. Asıl özelliği tüm bu eğitimleri birleştirerek kendine özgü yeni bir yöntem geliştirmesi. Nasıl bir şey olduğunu terapide görmek mümkün. Yazmak çizmekle anlatılacak bir şey değil
İnsan omurgası otobana benzer
Adem, Furkan ve Emine Tekdemir
Meryem Yıldırım, özellikle bel ve boyun fıtığı konularında uzman. Terapi süresi hastanın durumuna göre bazen 6 ay, bazen bir yıl devam ediyor. Ona göre omurga bir otobana benziyor. Ne zaman kaza olduğunda trafik sıkışırsa küçük bir sorunda omurgadaki sinirler kilitleniyor. Yeterince korunmadığı için ülkemizde birçok kişi çeşitli omurga rahatsızlıklarından mağdur. Mesela boyun. Onlarca sinir, beyin üzerinden vücuda dağılıyor. Boyunda bir sorun oluşursa unutkanlık, baş dönmesi, denge kaybı, bağışıklık dolaşım sistemi bozuklukları, astım, düşük-yüksek tansiyon, mide, kalp, böbrek, karaciğer sorunları görülebiliyor. Bacaklarda uyuşma, karıncalanma, ağrı, kramp, güç kaybı, kemik erimesi, kireçlenme, kas incelmesi meydana geliyor. Meryem Hanım, hastalarından öncelikle MR'larını, tahlillerini ve doktor raporlarını istiyor. Ameliyat olmaktan kurtulan hastalarının sayısı kadar çok. Avukatı bile ona yürüyemez halde gelmiş. Şimdi turp gibi bütün işlerine koşturuyor. (www.meryemyildirim.com)
***
Zafer artık Furkan'ın...
Meryem Yıldırım, Türkiye'ye geldiğinde yalnız değildi. Yanında oğlu Denis de vardı. Başkent Üniversitesi'nde tıp okuyan ve fizyoterapi alanında uzmanlaşan Denis, annesinin açtığı yolda başarıyla ilerliyor. Haftada bir kez Ankara-İstanbul arasında gidip gelerek tepe noktadaki siyasetçilere fizyoterapi uyguluyor. Ama onlar için en önemli başarı, bir bebek gibi adım atmayı öğrettikleri ve artık zafer işaretleri yapan Furkan Tekdemir'in sevinci.
laynakOperalı manuel terapi Furkanı hayata bağladı Pazar ZAMAN