Bu Blogda Ara

30.3.07

"BELA'NIN ÖNÜNDEN SAPMASINI BİLİN!

El-Okyanus (ayrıca bknz:Atatürk kütüphanesi )adlı dev bir lügati Arapçadan Türkçeye çeviren Asım Efendi, bir öğrencilik hatırasını şöyle anlatmaktadır:
- Tahsilim zamanında bizim medreseye en yakın fırından ekmek alırdım.
Senelerce bu fırının müşterisi olmaya devam ettim.
Bir sabah yine âdetim üzere ekmek almak maksadıyla bu fırına geldiğimde, fırında çalışan bir işçinin, bir haksızlığına maruz kaldım.
Herkese ekmek veriyor, sıram gelip geçtiği halde bir türlü beni görmüyordu.
Adamı şöyle ikaz ettim, böyle hatırlatma da bulundum ise de, hep bana ters cevap veriyordu. Ön sırada beni görmezlikten gelip, hep arka sıralardakileri tercih ediyordu.
Artık canım burnuma gelmişti, bu haksızlık karşısında. Fırının yanında, ayak altında duran bir taşı kaptığım gibi, adamın üzerine yürümeye karar verdim.
Ama tam o sırada birden aklıma geldi:
- Bu adam bir belâya müstahak hale gelmişse, neden bunu benim elimden bulsun? Ben de onu belâya atan adam suçunu yükleneyim? Sabredeyim, mutlaka bunun içinde bir hayır vardır, dedim.

En nihayet herkes ekmeğini alıp gittikten sonra, bana da istediğimi verdi, dershaneme geri döndüm.

Bir gün sonra fırına gittiğimde ise, adamın yerin de olmadığını gördüm.
Sordum; Dediler ki:
- O işçi, dün aniden hastalandı, şu anda ölümle burun burunadır. Fakat bir türlü ölemiyor, can çekişip duruyor.
Hemen aklıma geldi, ona vurmayı niyet ettiğim taşı alıp, ziyaretine gittim. Taşı alnına değdirip yorganın üstüne koydum. Az sonra adam kolayca son nefesini veriverdi.
Çünkü bu taşla onun eceli gelecekti. Bununla ömrü bitecekti. Fakat sabrım sebebiyle, o taşı ona vuran ben olmaktan kurtulmuştum.

29.3.07

'cam tavan sendromu'

''Bir Şeyin imkânsız olduğuna inanırsanız, aklınız bunun neden imkânsız olduğunu size ispatlamak üzere çalışmaya başlar. Ama bir şeyi yapabileceğinize inandığınızda, gerçekten inandığınızda, aklınız yapmak üzere çözümler bulma konusunda size yardım etmek için çalışmaya başlar"

Dr. David J. Schwartz

Bilim adamları pirelerin farklı yükseklikte zıplayabildiklerini görürler.
Birkaçını toplayıp 30 cm yüksekliğindeki bir cam fanusun içine koyarlar.Metal zemin ısıtılır.
Sıcaktan rahatsız olan pireler zıplayarak kaçmaya çalışırlar ama başlarını tavandaki cama çarparak düşerler.
Zemin de sıcak olduğu için tekrar zıplarlar, tekrar başlarını cama vururlar.
Pireler camın ne olduğunu bilmediklerinden, kendilerini neyin engellediğini anlamakta zorluk çekerler.Defalarca kafalarını cama vuran pireler sonunda o zeminde 30 santimden fazla zıpla(ya)mamayı öğrenirler.
Artık hepsinin 30 cm zıpladığı görülünce deneyin ikinci aşamasına geçilir ve tavandaki cam kaldırılır. Zemin tekrar ısıtılır. Tüm pireler eşit yükseklikte, 30 cm zıplarlar! Üzerlerinde cam engeli yoktur, daha yükseğe zıplama imkânları vardır ama buna hiç cesaret edemezler.Kafalarını cama vura vura öğrendikleri bu sınırlayıcı 'hayat dersi'ne sadık halde yaşarlar. Pirelerin isterlerse kaçma imkânları vardır ama kaçamazlar.
Çünkü engel artık zihinlerindedir. Onları sınırlayan dış engel (cam) kalkmıştır ama kafalarındaki iç engel (burada 30cm'den fazla zıplanamaz inancı) varlığını sürdürmektedir.
Bu deney canlıların neyi başaramayacaklarını nasıl öğrendiklerini göstermektedir.
Bu pirelerin yaşadıklarına 'cam tavan sendromu' denir.
Bir insanın gelebileceğine inandığı en üst nokta, onun cam tavanıdır.
Cam tavanınız hayallerinizin tavan yüksekliğini gösterir. İnsan inandığına denktir.
"glass ceiling syndrome" >> devamı gelecek

Sahte Para

Türkiye de ilk ele geçirilen sahte banknotlar ve gerçekleri,
Resimdekilerin orjinalleri hala Merkez bankası müzesinde duruyormuş...

------------------------------------------------------------------------------------------------



Çölde Bir Elma

Yıl 1516. Osmanlı Ordusu, Mısır seferinde ve asker Sina Çölü'nü geçmek için hareket etmiştir. Birkaç gün öncesinde günlerce bahçelerden geçerler.
Bir süre sonra çevrenin bereketli toprakları gerilerde kalır.
Önce cılız otlar, sonra kavruk toprak. Derken uçsuz sahra.
Beyin kaynatan bir güneş, taban yakan bir zemin.
Ağza, burna, göze, hatta mataralara dolan ince kum.
Çölün ayan beyan hissedilmeye başladığı anlarda Yavuz Sultan Selim Hân, durur ve yanındakilere emreder:
- Bir elma getirin bana!
Vezirler şaşkındır.

- Aman efendim derler. Evvelce söyleseydiniz bahçelerden geçerken tedârik ederdik, ama şimdi ne mümkün?
- Ben anlamam. İcabında koca orduyu arayacak ve bir tane olsun elma bulacaksınız bana!

Çöl ortasında bir telaşdır başlar. Askerlerin bütün eşyaları didik didik aranır.
Ama bir tane olsun elma bulunamaz.
Haber Sultana ulaştığında bir vekâr ile secdeye kapanır.
"Sana şükürler olsun ya Rabbi!" diye duâ eder.
Sonra vezirlerine döner:"Eğer bir elma çıksaydı" der, "geri dönerdim!"

Maksadı, askerler bahçelerden geçerken, meyvalara zarar vermiş mi vermemiş mi? Bunu öğrenmek ister.

İşte Osmanlı, kul hakkından böylesine korkardı.

kaynak: http://www.saatlimaarif.com/detay.asp?ContentID=512

"Hocalı katliamı"

Sözde Ermeni soykırımı iddialarında bulunan Ermenilerin 26 Şubat 1992 yılında Azerbaycan da, yalnızca bir gün içinde tümü savunmasız 63 çocuk, 106 kadın, 70 yaşlı olmak üzere 613 kişiyi katlettikleri "Hocalı Katliamı" ile ilgili yazı ve fotoğraflardan oluşan bir web sayfası

http://www.otokeyif.com/myfiles/mail/0013/

20.3.07

Buzzz








2 Türk lirası...

Günlerdir 2 demir lirayı elimde çevirip duruyorum.
2 Türk lirası...
Bazılarınız yere düşse eğilip almazsınız.
Para üstü olsa aldırmazsınız.
Harçlık diye, bahşiş diye, sadaka diye verilse surat asarsınız.
Hepi topu 2 lira....
* * *
6 Şubat gecesi Şanlıurfa'ya çok yağmur yağdı.

Ceylanpınar Tarım İşletmesi arazisi içinde bulunan Çırpı Deresi taştı; üzerindeki stabilize geçişi tahrip etti.
O geçişten bir kamyon geçmeye çalışıyordu o gece...
Kamyonun kasasına 44 kişi binmişti.
Çoğu kadın ve çocuktu.
Tarım İşletmeleri çiftliğine, koyun sağmaya gidiyorlardı.
Kamyonun şoförü yolun çöktüğünü fark etmedi; araç Çırpı Deresi'ne uçtu.
Kasadaki 44 kişi dereye döküldü; sürüklendiler.
Kamyonun kasasına tutunmayı başaran 33 kişi kurtarıldı.
Kurtarılanlar Ceylanpınar Devlet Hastanesi'ne kaldırıldı.
Sel sularına kapılan 2 işçi, Elma ve Hacer Kaya öldü.Halil, Ahmet, Emine ve Anuç Ete kayboldu.Zehra ve Hatun Kaya kayboldu. Naile Çorak, Fatma Merç, Halfe Ayberk kayboldu.Adları ilk kez haberlerde duyuldu.
* * *
Gece, arama kurtarma çalışmaları başladı.

Dalgıçlar sabaha kadar derede işçi aradılar.
Derenin Suriye tarafında da Suriyeliler çalıştı.
Sonuç alınamadı.Kazayla ilgili olarak Ceylanpınar Cumhuriyet Başsavcılığı soruşturma başlattı.
Çiftlikte süt sağımı işini yaptıran müteahhit Celal Ulukaya gözaltına alındı.
Bu gözaltının nedeni, kurtulan işçiler konuşunca anlaşıldı.
Kazazedelerden Halil Ertuğrul 10 yıla yakın süre bu işi yapmıştı.
Çiftlikteki sağım işinden günde 2 lira kazanıyorlardı.
Ertuğrul, "Niye çalışıyorsun o zaman" sorusuna kısa bir yanıt verdi:"Mecburum. İş yok."
* * *
Günde 2 liradan ayda 60 lira...

44 işçiyi Çırpı Deresi'ne sürükleyen, 11'ini yağmur sularından bir selde boğan ekmek kavgasının bedeli bu...
İşsizlik illetine düşmüş fukaraları "Hiç yoktan iyi" tesellisiyle kandıran müteahhitlerin ucuz işgücüne biçtikleri değer...
2 demir lira...
Günlerdir elimde çevirip durduğum 2 metelik...
2 paralık hayatların can pahası..
Harçlık isteyen çocuklara bu yazıyla birlikte veriniz.
Hayat dersi niyetine...

Can Dündar

Türkçe Kullanım Kılavuzu

Almış olduğunuz yerli ya da ithal malın Türkçe Kullanım Kılavuzu yoksa,
Sanayi ve Ticaret Bakanlığı'na şikayet edilebiliyoruz, satan şirkete ürün başına 156 YTL ceza veriliyor ve Türkçe kılavuzunun da elimize ulaştırılması sağlanıyor.

Şikayetimizi www.sanayi.gov.tr adresinden Tüketici Şikayetleri bölümüne bildirirmeliyiz, duyarsız şirketlere gereken cezaların verilmesini sağlamalıyız.

6.3.07

Konfüçyüs

"Elmas nasıl yontulmadan kusursuz olmaz ise; insan da acı çekmeden olgunlaşmaz. "

Konfüçyüs

Neden yüzük parmağı diyoruz


Baş parmak anne ve babamızı
İşaret parmağı kardeşlerimizi
Orta parmak kendimizi
Dördüncü parmak yani yüzük parmağı eşimizi
Küçük parmak da çocuklarımızı temsil ediyor..

Peki eşimizi,başka bir değişle hayatımızın aşkını temsil etmesi için neden dördüncü parmak seçilmiş.bunu anlamak için ellerimizi kullanarak bir test yapmalıyız.bu test için ellerimizi resimdeki pozisyondaki gibi birleştirelim.


Testin Kuralı:
Ellerimiz bu pozisyondayken uçları birbirine değen parmaklarımızı sırasıyla birbirinden ayıracağız.
iki parmağı birinden ayırırken diğer parmaklar birbirinden asla ayrılmayacak..
Ayrılan parmakları tekrar birleştirip sonra sıradaki parmakları birbirinden ayıracağız.
Orta parmak kendimizi simgelediği için onları ayırmıyoruz.
Bu şekilde yaptığınız zaman dördüncü parmaklar olan yüzük parmaklarının birbirinden ayrılmadığını göreceksiniz.
Annemiz,babamız,kardeşlerimiz ve çocuklarımızla hayatın belli bir bölümünden sonra ayrılırız ama hayatımızın gerçek aşkıyla ömrümüzün sonuna kadar beraber kalırız.
Dördüncü parmakların ayrılmaması bunu temsil ediyor ve bu sebeple yüzük parmağı oluyor.

1.3.07

avea benim için öde hizmeti

avea nında benim için öde ( ödemeli arama ) hizmeti var.

tek yapmanız gereken aranacak numara önüne 9696 eklemek.

969605xxxxxxxxx gibi.

İlgili Yazılar

Related Posts with Thumbnails