Bu Blogda Ara

28.12.06

osmanlıca bilgisayar terimleri

GÖREV ÇUBUĞU :DEĞNEK-UL VAZiFE
ÇiFT TIKLAMA:TIKIRT-UL TEKERRUR
ADMiNiSTRATOR : SAHiP-UL EDEVAT
FLASH DiSK:EDEVAT-UL YUMUŞAK
HARD DiSK :EDEVAT-UL CİVANMERT
ANTi SPYWARE :MUDAFA-UL HAFiYE
MOUSE :ZINDIK FARESi
KLAVYE :TAHT-UL HURUFAT
POWER SUPPLY:KUVVET MACUNU
MY DOCUMENTS :SANDUKA- i EVRAK
İNTERNET : ALLAME-i ULUL ARZ
GOOGLE:KA$iF-UL ALi
GOOGLE EARTH:SEYR-UL ARZ,KE$iF-UL ARZ
DENETiM MASASI:SEHPA-i SALTANAT
CD- ROM :PERVANE-UL HAFIZA
EKRAN : PERDE-ULTEMA$A
KASA :KAiDE
ENTER:DUHUL
ANTiViRUS:AKINCI
MSN :ELCi
HATA RAPORU:MALUMAT-UL KABAHAT
MAiL SERVER:DiVAN-UL MEKTUBAT
MESSENGER:HAVADiSCi
CHAT :MUHABBET-UL ZABiY

27.12.06

"kumrular gibi"


Kumru hiç bir zaman eş değiştirmez
Kumru kolay memnun olur
Kumru kendini içinde bulunduğu duruma uyarlar
Kumru hiç bir zaman başkasının yuvasına girmez.

Kumru gibi bir eş ,kumrular gibi bir hayat dileğiyle ....

aşk diye buna derler


Aşk diye buna derler :D

25.12.06

Yarım Kalan Aşk

Rasim, bir aksam okuldan döndüğü vakit, kendi ismine gelmiş bir zarf buldu. İçinde, çiçekli bir kağıt üstüne, su satırlar yazılıydı:
'Rasim Bey, Ben sizi uzaktan uzağa seven bir genç kızım. Çok güzel olduğumu korkmadan söyleyebilirim. Dünyada en büyük emelim sizin tarafınızdan sevilmek ve sizin kariniz olmaktır. Fakat yaşlarımız çok küçük olduğu için zannederim ki birkaç sene beklemek gerekecek. Şimdilik kendimi size tanıtmayacağım. Mektuplarınızı ..... adresine taahhütlü olarak gönderiniz. Benim çok mutaassıp bir beybabam vardır ki, çok az sokağa çıkmama müsaade eder. Bununla birlikte belki bir gün ayaküstü görüşebiliriz. Kendimi şimdiden sevgiliniz ve nisanlınız saydığım için sizinle görüşmeyi fena ve ayıp bir şey saymıyorum. Evde yalnızlıktan çok canim sıkılıyor. Mektuplarınız benim için bir teselli olacaktır.'
On altı yaşına gelmiş her okul çocuğu gibi, Rasim için de hayatta sevilip sevmekten daha önemli bir şey yoktu. Bu mektubu okur okumaz yüreğine bir ateş düştü. Tanımadığı bu kızı deli gibi sevmeye başladı. O gece sinemaya gidecekti, vazgeçti, erkenden odasına çekilerek kendisini seven bu genç kıza uzun bir mektup yazdı. Mektubu posta kutusuna attığı zaman birdenbire on yas büyümüş gibi gurur duyuyordu.
İsminin Bedia olduğunu söyleyen bu genç kız, Rasim'in mektuplarına düzenli olarak cevap veriyor, eğer bir iki gün geciktirecek olursa kıyametleri koparıyordu.
'Sizi ne kadar sevdiğini ve sizin mektuplarınızdan başka tesellisi olmadığını söyleyen bir zavallı kızın gözlerini yollarda bırakmak doğru olur mu? Hem mektuplarınızı çok kısa yazıyorsunuz. Bir rica daha: mektuplarınızı biraz okunaklı yazıyla yazamaz misiniz?'
Genç okullu, akşamları erkenden odasına kapanıyor, sevgilisine kendini beğendirmek için saatlerce müsveddeler yaparak, kitaplar gibi uzun mektuplar yazıyordu.
Bedia ayni zamanda meraklı bir kızdı. Bazen söyle sorular sorduğu da oluyordu: 'Evlendigimiz zaman balayımızı geçirmek için acaba İtalya'ya mi gidelim, İsveç'e mi? Bu iki memleket acaba nasıldır? Halkı nasıl yasar ne iş görür? Oralara gitmek için hangi denizlerden hangi memleketlerden geçilir?'
Yahut da 'Sen Abdülhak Hamit Bey'in Esber'ini okudun mu? Nerelerini en çok beğendiysen yaz da ben de okuyayım... '

Genç okullu, nişanlısına karşı küçük düşmemek için, coğrafya ve edebiyat kitapları karıştırıyor, onun istediği bilgiyi toplamak için günlerce çırpınıyordu.
Bedia bir mektubunda ona söyle darıldı: 'Sizinle muhakkak görüşmeye karar vermiştim. Dün okul dönüşünde yolunuzu bekledim. Fakat bir genç kızın sevgilisi olduğunuzu hatırlamamış, çok fena giyinmiştiniz. Üstünüz başınız, ayakkabınız çamur içindeydi. Çocuk gibi arkadaşlarınızla mı boğuştunuz acaba? Bunu görünce sizi mahcup etmekten korkarak yanınıza gelemedim.'
Rasim fena halde utandı ve üzüldü. O günden sonra olağanüstü dikkat ve özenle giyinmeye başladı. Bedia bir kere de onun okuldan çıkar çıkmaz eve gitmemesinden, geceye kadar sokakta dolaşmasından şikayet etmişti. Acaba kendisi evde onun için ağlarken, o, başka kızların pesinde mi geziyordu? Rasim dünyada Bedia'sindan başka hiçbir kızı sevemeyeceğini yeminlerle yazdı ve sokakta dolaşmaya, tesadüf ettiği kızlara göz ucuyla bile bakmaya cesaret edemez oldu.
Bir aksam, Rasim'in annesi Nedime Hanim kocası Ahmet Beyi matemli bir çehre ile karşıladı, ağlamaklı bir tavırla:
'Ah Bey, başımıza gelenleri sorma. Oğlumuza Bedia isminde bir kız musallat olmuş. Bugün Rasim'in odasını düzeltirken mektuplarını buldum. Evladımız elden gidiyor. Bir çare bul.'
Ahmet Bey'de hiçbir meraklanma işareti görünmüyor, tersine kıs kıs gülüyordu. Sesini alçaltarak:
'Korkma Hanim,' dedi, 'oğlana aşk mektuplarını yazan kız benim! Oğlandaki haylazlık arttıkça artıyordu. Ne okuldaki öğretmenler, ne ben, bütün gayretimize rağmen, ona doğru dürüst yazmayı bile öğretemiyorduk. Nihayet düşüne düşüne bu çareyi buldum.
Rasim'in kıza yazdığı mektuplar sayesinde yeni yazıyı mutlaka öğreneceğinden ve bu sene sınıfı geçeceğinden eminim. Doğrusunu istersen, ben de eski yazıyı bir zamanlar sana mektup yaza yaza öğrenmiştim.'

Reşat Nuri Güntekin

22.12.06

kredi kartı kullanan ve kart aidatı ödeyenlere

kredi kartı kullanan ve kart aidatı ödeyenlere

Tabii Ankara Ticaret Odasi Baskani Sinan Aygun okursa daha iyi olur.
Cunku bankalar ile en iyi savasan Aygun... Bankalara yeni bir savas
acacagina
eminim.

Bankalarin kredi kartlarindan nasil haksiz kazanc elde ettiklerini,
Turk
milletini nasil somurduklerini gorun. Kusura bakmayin Pinar Altug'un genc
sevgilisinden daha onemli. Hele Almanyali guzel Sebnem'den... Milyonlarca
insanimiz hâlâ kredi karti bataginda cirpiniyor. Sadece Bankalar
Birligi'nin istedikleri yapildigi icin kart sahipleri daha da kotu duruma
dustu.

"Kredi kartlari hepimizin hayatinin bir parcasi haline geldi. Kredi
kartlarinin
yuksek faiz uygulamalariyla yapilan savaslar hâlâ devam ederken aslinda
bir cogumuzun dikkat bile etmedigi ve yasal zannettigimiz asil vurgun
KART AIDATI veya UYELIK UCRETI adi altinda bankalarin bizden aldigi
ucretlerle devam etmekte.

Gecen ay World Card ekstremde UYELIK UCRETI adi altinda benden 25 YTL
odeme yapmam
istendigini gordum. Musteri temsilcisiyle yaptigim gorusmede bunun ne
icin
alindigini sordum cevap o kadar komik ve mesnetsizdi ki. Bu odeme kart
ucreti degil sadece o karti kullandigim icin yillik odemem gereken bir
paraymis.

Yani ben o karti kullanarak o bankaya zaten para kazandirirken banka
kazandirdigim parayi yeterli gormeyip benden yillik 25 YTL daha para
aliyormus
anlayacaginiz. Usenmedim bankaya bir mail yazdim benden kendi kredi
kartlarini kullanmamdan dolayi bir ceza olarak aldiklari parayi iptal
etmezlerse kartimi iptal edecegimi soyledim ve bir sonraki ay ekstremde
bu
ucreti iptal ettiklerini gordum. Daha bitmedi duruuuun...

Bu ay da Bonus Kart ekstremde KART AIDATI adi altinda 25 YTL odeme
geldi. Tabi ben
ayni hizla musteri temsilcisiyle gorustum arkadan mail yazdim.

Sikâyet hattindan beni arayan gorevli Bonus Kart kullanicilarinin
yillik
7.500YTL (o kadar sinirlendim ki rakami tam hatirlamiyorum 5.500 YTL. de
olabilir) altinda harcama yapanlarindan bu paranin alindigini ifade etti.
Ben karti alirken imzaladigim sozlesmede boyle bir taahhutte bulunmadigimi
bunun yasal bir dayanaginin olmadigini ve haksiz kazanc sagladiklarini
ifade ettim. Gorevli bu parayi iptal edemeyeceklerini soyleyince de kartimi
iptal ettirecegimi soyledim ve iptal islemimi yaptirdim. Iptal gerekcesi
olarak da ozellikle KART AIDATINI kabul etmedigimi belirttim. Ayrica bu
konuyu cevremde ulasabildigim tum kart sahiplerine anlatacagimi herkesi
uyaracagimi hatta Tuketiciyi Koruma Dernegi'ne de sIkâyette bulunacagimi
ifade ettim. Ve bilin bakalim ne oldu?????

Bu sabah erkenden Garanti Bankasi Genel Mudurlugu'nden arayan bir yetkili
bana bu konuda esneklik taniyacaklarini bu ucreti iptal ettiklerini ve bir
sonraki
ekstremde iptal islemini gorecegimi soyledi ve kartimi aktif hale
getirdi.

Evet arkadaslar ne yazik ki bu memlekette hakkimizi aramadigimiz
surece
soyulmaya devam edilecegiz. Dusunsenize sadece Bonus Kart'in 9 milyon
musterisi varmis: Hadi bunun 1 milyonu yilda 7.500 YTL uzerinde harcama
yapiyor olsun 8 milyon kart sahibinden bu ucret alinsin 200.000.000.YTL
yapiyor.

Korkunc bir rakam. Lutfen kendinizi soydurmayin.

Bankalarin kredi karti sahiplerinden aldigi bu ucretlerin hicbir yasal
dayanagi yok. Aksi taktirde biraz sesimi cikardigimda bu ucreti iptal
etmezlerdi. Sadece sozunu ettigim bankalar icin degil tum bankalar icin
gecerli bu. Sahip oldugunuz kartlar icin bu odeme talebi yapildiginda
mutlaka itiraz edin. Ama yok benim cok param var bana dokunmaz diyorsaniz
siz
bilirsiniz.

O zaman hic olmazsa ulastirabildiginiz kadar cok kisiye mektubumu
ulastirin ki
belki onlarin arasinda soyulmak istemeyenler vardir. Saglikli ve Mutlu
Gunler."

Ülker ERÇİN

http://www.bugun.com.tr/haberler/221206/p13614y128.asp

İletişim Mesafesine Dikkat!

Birbirimizi incitmeyecek kadar uzak,üşümeyecek kadar da yakın olmak.
Eski zamanların dondurucu bir kışından bütün hayvanlar etkilenmişler, büyük kayıplar vermişler. Ama en çok kayıp veren kirpilermiş. Çünkü biliyorsunuz onların pek çok hayvan gibi kalın kürkleri yok, bunun yerine kendilerini sıcak tutması zor olan dikenleri var. Bu durumdan en az zararla kurtulmak için kirpiler meclisi toplanmış, çözüm aramaya başlamış. Tartışa tartışa, nihayet gece olunca tüm kirpilerin bir araya toplanmasına, birbirlerine yakın durarak geceyi geçirmelerine karar verilmiş. Böylece kirpiler birbirlerinin vücut sıcaklığından yararlanacak, aralarındaki hava tedavülünü önleyerek donmaktan kurtulacaklarmış.
İlk geceki deneyimlerinde bunun işe yaradığını fark etmişler. Ama başka bir problem çıkmış ortaya. Üşüyen kirpiler birbirlerine fazla yaklaştıklarından yaralanmalar gerçekleşmiş. Daha sonraki gece yaralanma korkusundan birbirlerinden uzak durmuşlar ama bu seferde bazı donma olayları vuku bulmuş. Ne var ki her gece kâh yakınlaşa kâh uzaklaşa, deneye yanıla birbirlerinin vücut sıcaklığından yararlanacak kadar yakın, ancak birbirlerini incitmeyecek kadar uzak durmayı öğrenmişler.
KISACA: Bizim de uzun dikenlerimiz var. Bunlar hayata karşı filtrelerimiz. Bazen faydalı, bazen de zararlı. Çoğu zaman, kimseleri yaklaştırmıyoruz yanımıza. Filtrelerimizden elemeden kimseleri sokmuyoruz özel dünyalarımıza. Ne var ki sıcaklık ancak yakınlaşmakla mümkün. Birbirimizi incitmeyecek kadar uzak, hayatın soğuk zamanlarında üşümeyecek kadar da yakın olmayı öğrenmeliyiz. Aynen kirpiler gibi…

not: Fahri Sarrafoğlu 'nun kaleme aldığı, sözola dergisinde yayınlanmış bir yazıdır.
fahri sarrafoğlu - sözola dergisi

27.6.06

cetinzeliha kimdir?

İstanbul Üniversitesi Mühendislik Fakültesi Bilgisayar Mühendisliğinden bir ögrenci sadece :D
2000 girişli -2006 çıkışlı

Antakya 23 Temmuz Lisesi Fen bölümünden (9-10-11 İ sınıfı) bir öğrenci .
1997 girişli - 2000 mezunu

Antakya Kız Meslek Lisesi Orta bölümünden bir ögrenci .
1994 girişli - 1997 mezunu

Yunus Emre İlköğretim Okulundan bir ögrenci.
1988 girişli - 1993 mezunu

İlgili Yazılar

Related Posts with Thumbnails