Birbirimizi incitmeyecek kadar uzak,üşümeyecek kadar da yakın olmak.
Eski zamanların dondurucu bir kışından bütün hayvanlar etkilenmişler, büyük kayıplar vermişler. Ama en çok kayıp veren kirpilermiş. Çünkü biliyorsunuz onların pek çok hayvan gibi kalın kürkleri yok, bunun yerine kendilerini sıcak tutması zor olan dikenleri var. Bu durumdan en az zararla kurtulmak için kirpiler meclisi toplanmış, çözüm aramaya başlamış. Tartışa tartışa, nihayet gece olunca tüm kirpilerin bir araya toplanmasına, birbirlerine yakın durarak geceyi geçirmelerine karar verilmiş. Böylece kirpiler birbirlerinin vücut sıcaklığından yararlanacak, aralarındaki hava tedavülünü önleyerek donmaktan kurtulacaklarmış.
İlk geceki deneyimlerinde bunun işe yaradığını fark etmişler. Ama başka bir problem çıkmış ortaya. Üşüyen kirpiler birbirlerine fazla yaklaştıklarından yaralanmalar gerçekleşmiş. Daha sonraki gece yaralanma korkusundan birbirlerinden uzak durmuşlar ama bu seferde bazı donma olayları vuku bulmuş. Ne var ki her gece kâh yakınlaşa kâh uzaklaşa, deneye yanıla birbirlerinin vücut sıcaklığından yararlanacak kadar yakın, ancak birbirlerini incitmeyecek kadar uzak durmayı öğrenmişler.
KISACA: Bizim de uzun dikenlerimiz var. Bunlar hayata karşı filtrelerimiz. Bazen faydalı, bazen de zararlı. Çoğu zaman, kimseleri yaklaştırmıyoruz yanımıza. Filtrelerimizden elemeden kimseleri sokmuyoruz özel dünyalarımıza. Ne var ki sıcaklık ancak yakınlaşmakla mümkün. Birbirimizi incitmeyecek kadar uzak, hayatın soğuk zamanlarında üşümeyecek kadar da yakın olmayı öğrenmeliyiz. Aynen kirpiler gibi…
not: Fahri Sarrafoğlu 'nun kaleme aldığı, sözola dergisinde yayınlanmış bir yazıdır.
fahri sarrafoğlu - sözola dergisi
Eski zamanların dondurucu bir kışından bütün hayvanlar etkilenmişler, büyük kayıplar vermişler. Ama en çok kayıp veren kirpilermiş. Çünkü biliyorsunuz onların pek çok hayvan gibi kalın kürkleri yok, bunun yerine kendilerini sıcak tutması zor olan dikenleri var. Bu durumdan en az zararla kurtulmak için kirpiler meclisi toplanmış, çözüm aramaya başlamış. Tartışa tartışa, nihayet gece olunca tüm kirpilerin bir araya toplanmasına, birbirlerine yakın durarak geceyi geçirmelerine karar verilmiş. Böylece kirpiler birbirlerinin vücut sıcaklığından yararlanacak, aralarındaki hava tedavülünü önleyerek donmaktan kurtulacaklarmış.
İlk geceki deneyimlerinde bunun işe yaradığını fark etmişler. Ama başka bir problem çıkmış ortaya. Üşüyen kirpiler birbirlerine fazla yaklaştıklarından yaralanmalar gerçekleşmiş. Daha sonraki gece yaralanma korkusundan birbirlerinden uzak durmuşlar ama bu seferde bazı donma olayları vuku bulmuş. Ne var ki her gece kâh yakınlaşa kâh uzaklaşa, deneye yanıla birbirlerinin vücut sıcaklığından yararlanacak kadar yakın, ancak birbirlerini incitmeyecek kadar uzak durmayı öğrenmişler.
KISACA: Bizim de uzun dikenlerimiz var. Bunlar hayata karşı filtrelerimiz. Bazen faydalı, bazen de zararlı. Çoğu zaman, kimseleri yaklaştırmıyoruz yanımıza. Filtrelerimizden elemeden kimseleri sokmuyoruz özel dünyalarımıza. Ne var ki sıcaklık ancak yakınlaşmakla mümkün. Birbirimizi incitmeyecek kadar uzak, hayatın soğuk zamanlarında üşümeyecek kadar da yakın olmayı öğrenmeliyiz. Aynen kirpiler gibi…
not: Fahri Sarrafoğlu 'nun kaleme aldığı, sözola dergisinde yayınlanmış bir yazıdır.
fahri sarrafoğlu - sözola dergisi