Bir iletişim faaliyetinin doğru yönetilmesi, hedef
kitlelerde amaçlanan davranış ve algı değişikliğinin şekillenmesi iletişim
faaliyetinin omurgasını oluşturan dilin doğru kullanımına bağlıdır
Yanlış Kullanılan Deyimler
Bir de dilimize yanlış yerleşmiş deyimler var. Onlara birkaç örnek
vermek gerekirse; mesela, “Ana gibi yar Bağdat gibi diyar olmaz” deyimi.
Sözün gerçeğinde “anne” değil, Bağdat yakınlarında bulunan “Ane
Uçurumu”ndan bahsetmektedir. “Yar” sözcüğü de küçük uçurum anlamındadır.
Ama biz onu, “insanı en çok seven varlık annesidir” şeklindeki bir
anlamda kullanıyoruz.
Diğer bir örnek “Ava giden avlanır” deyimidir. Burada anlatılmak istenen ava giden kişin av olabileceği değildir. Atasözünde tembellikten kaçınılması öğütlemekte ve sadece ava giden kişilerin avlanabileceği vurgulanmaktadır. Yani sadece ava gidenler avlanabilir evde oturup yatanlar değil.
Dilimize yerleşen “Göz var nizam var” şeklinde bir deyim vardır. Aslında bu deyimin doğrusu “Göz var izan var” şeklindeki kullanılmalıdır. İzan; anlayış, anlama yeteneği manasındadır. Nizam ise düzen ya da kural anlamındadır.
Yine “Haydan gelen huya gider” deyimi... Genelde çaba harcamadan kazanılan bir şeyin kolay kaybedileceği gibi düşünülür. Ancak gerçeği “Hayy'dan gelen Hu’ya gider” anlamındadır. Doğrusu; “Allah'tan gelen Allah'a gider”dir.
Bir başka yanlış kullanılan deyim ise “Eşşek hoşaftan ne anlar” deyimidir. Doğrusu; “Eşşek hoş laftan ne anlar” olmalıdır.
Yanlış kullanımı en yaygın olan deyimlerden biri de “Aptala malum olurmuş” deyimidir. Doğrusu; “Abdal'a malum olurmuş”. Buradaki abdal, akıl yürütme kabiliyeti olmayan değil, ermiş manasındadır. Yine “Su küçüğün söz büyüğün” deyimi de sık sık yanlış kullanılan deyimlerdendir. Olması geren ''Sus küçüğün söz büyüğün'dür'. Yani yaşı küçük olan, yaşça büyük ve tecrübeli kişinin karşısında ileri geri konuşmamalıdır manasında kullanılmaktadır.
Son olarak anlamı dışında yanlış kullanılan deyimlerden biri de “Zürafanın düşkünü beyaz giyer kış günü” deyimidir. Aslında buradaki zürafa bizim bildiğimiz zürafa değil, zerafetine önem veren kişi anlamındadır.
Marka İsimlerinde Yerelliğin Etkisi
Diğer bir örnek “Ava giden avlanır” deyimidir. Burada anlatılmak istenen ava giden kişin av olabileceği değildir. Atasözünde tembellikten kaçınılması öğütlemekte ve sadece ava giden kişilerin avlanabileceği vurgulanmaktadır. Yani sadece ava gidenler avlanabilir evde oturup yatanlar değil.
Dilimize yerleşen “Göz var nizam var” şeklinde bir deyim vardır. Aslında bu deyimin doğrusu “Göz var izan var” şeklindeki kullanılmalıdır. İzan; anlayış, anlama yeteneği manasındadır. Nizam ise düzen ya da kural anlamındadır.
Yine “Haydan gelen huya gider” deyimi... Genelde çaba harcamadan kazanılan bir şeyin kolay kaybedileceği gibi düşünülür. Ancak gerçeği “Hayy'dan gelen Hu’ya gider” anlamındadır. Doğrusu; “Allah'tan gelen Allah'a gider”dir.
Bir başka yanlış kullanılan deyim ise “Eşşek hoşaftan ne anlar” deyimidir. Doğrusu; “Eşşek hoş laftan ne anlar” olmalıdır.
Yanlış kullanımı en yaygın olan deyimlerden biri de “Aptala malum olurmuş” deyimidir. Doğrusu; “Abdal'a malum olurmuş”. Buradaki abdal, akıl yürütme kabiliyeti olmayan değil, ermiş manasındadır. Yine “Su küçüğün söz büyüğün” deyimi de sık sık yanlış kullanılan deyimlerdendir. Olması geren ''Sus küçüğün söz büyüğün'dür'. Yani yaşı küçük olan, yaşça büyük ve tecrübeli kişinin karşısında ileri geri konuşmamalıdır manasında kullanılmaktadır.
Son olarak anlamı dışında yanlış kullanılan deyimlerden biri de “Zürafanın düşkünü beyaz giyer kış günü” deyimidir. Aslında buradaki zürafa bizim bildiğimiz zürafa değil, zerafetine önem veren kişi anlamındadır.
Marka İsimlerinde Yerelliğin Etkisi
Küresel markaların faaliyet gösterdikleri ülkelerde yürüttükleri iletişim
ve reklam faaliyetlerinde o ülkenin yerel dilini kullanmada o ülkedeki yerel
markalardan daha fazla hassasiyet göstermelerindeki en önemli neden de budur.
Çünkü bu sayede daha kolay benimsenir, kabul görür ve pazar yaratırlar…
İletişim faaliyetini sürdürdüğünüz ülkenin ya da çevrenin diline hakim olamaz oradaki kitle ile kendinizi özdeşleştiremezseniz, ticari faaliyetinizin fiyaskoyla sonuçlanacağını söylemek yanlış olmaz.
Bu sadece hayata geçireceğiniz iletişim faaliyetleri için değil bulunduğunuz çevrede markanızı seçerken de böyle. Nitekim bunlarla ilgili dünyada alınmış pek çok ders var.
İletişim faaliyetini sürdürdüğünüz ülkenin ya da çevrenin diline hakim olamaz oradaki kitle ile kendinizi özdeşleştiremezseniz, ticari faaliyetinizin fiyaskoyla sonuçlanacağını söylemek yanlış olmaz.
Bu sadece hayata geçireceğiniz iletişim faaliyetleri için değil bulunduğunuz çevrede markanızı seçerken de böyle. Nitekim bunlarla ilgili dünyada alınmış pek çok ders var.
- Bunlara bir göz atmak gerekirse; yıllar önce Fransa'da "Cue" isimli bir diş macunu piyasaya süren Colgate ilk akla gelen örneklerden biri. "Cue" markalı diş macunu hala piyasada mı bilmiyorum ama "Cue", Fransa'da kötü bir ün yapmış pornografi dergisinin ismiydi mesela.
- Reebok yaşadığı örnek de pek geride kalır değil. Reebook, İngiltere’de 1997'de bayan koşu ayakkabısı Incubus'u piyasaya sürdüğünde bir pazarlama fiyaskosu yaşadı. Çünkü “Incubus” kadınlara uyurken tecavüz eden bir mitoloji kahramanının adıydı.
- Pazarlama tarihinde en çok bilinen iki örnekten biri Ford'un “Pinto” modelinin Brezilya'da istenilen satış rakamlarına ulaşamamasıdır. Çünkü Brezilya'daki argoda “pinto” sözcüğü "küçük erkek organı" anlamına geliyordu ve bunu raf eden Ford tüm arabalarındaki “Pinto” markasını söktürdü ve "At" anlamına gelen “Corcel” ismini yazdırarak modeli kurtardı.
- Bu alanda otomotiv dünyasında en çok bilinen ikinci örnek ise Mitsubishi’nin başına gelendir. Mitsubishi 4x4 aracının model adını İspanya'da değiştirmek zorunda kaldı. Çünkü Adını Arjantin’in Patagonya bölgesine özgü pampa kedisinden alan Pajero, İspanyolca’da mastürbasyon anlamına geliyordu ve marka “Pajero” markasını burada “Montero” olarak değiştirdi. Bu nedenle araç, İngiltere’de de her ihtimale karşılık “Shogun” olarak pazarlandı.
- Almanların sanayi ve ev tipi temizlik makinelerinin markası "Fakir"in Türkiye'deki fakir haneleri hedeflediğini söyleyebilir misiniz?
- İlk nalbur hipermarketimiz Alman orijinli "Götzen" sizce neden Türkiye'de adını Tekzen olarak değiştirmiş olabilir?
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder